C
Celil
Guest
Konu Sahibi
Muhalif. Analiz / Aziz Turgut Altun
İnsanlığın önünde iki seçenek var; ya "olağan" kapitalist akılla devam edip iklim değişikliği, salgın hastalıklar, sınıfsal eşitsizlikler ve ekonomik bunalımların gölgesindeki krizler ile toplumu ve çevreyi çürüten bir sistemin içerisinde yaşamak ya da sürdürülebilir, çevreci ve insani bir sistem ile yaşamak.
Yaşadığımız çevresel ve toplumsal krizlerler artık salt finansal kâr odaklı düşünmenin rasyonel bir seçenek olmadığını ortaya koydu.
Koronavirüs pandemisinin insanlığa yaşattığı acılardan sonra artık rasyonel düşünce ve eylem kavramının finansal kâr odaklı ve kişisel motivasyonları ön planda tutmanın anlamsızlığını gösterdi.
Rasyonalite artık ekolojiye ve toplumsal "etki"ye göre şekilleniyor. Eylemlerimizin etkisinin balta girmemiş ormanların içerisinde yaşandığını görüyoruz.
2020 yılında bir dakikada 3 milyon maske kullanıldı. Avrupa veya Amerika'da kullanılan plastik maske atıkları artık Amazon Nehri'nin içerisinden veya Akdeniz’in dibinden çıkıyor.
Eylemlerimizin etkisi bölgesel değil küresel
İklim değişikliği, salgın hastalıklar ve finansal kar odaklı yatırımlar dünya ve insanlığı belirsizliğe sürüklüyor. Peki artık ne yapmalı? Hangi adımlar atılmalı?
İşte bu sorunların çözümü; sürdürülebilir bir dünyanın anahtarı "etki yatırımı" kavramı ile ortaya çıkıyor.
Etki yatırımı, ne finansal kâr odaklı geleneksel yatırım ne de bağış odaklı bir kavram.
Bir yatırımın toplumsal, çevresel ve finansal etkisini düşünüp buna göre bir iş modeli ortaya koymayı hedefliyor.
Genç nesil bir ürün satın aldığında geleceği düşünüyor...
Söz konusu bu iş modelini kurmak finansal kâr ve toplumsal iyiliğin ortada buluştuğu bir nokta. Yatırımın planlaması yapılırken belirli bir metodoloji izlenmeli; riskler giderilmeli, kâr düşünülmeli ve en önemlisi sosyal/ekolojik etkiler düşünülmeli. Artık genç nesil bir ürün satın aldığında geleceğe kullanılmış oy olarak bakıyor. O ürünün toplumsal ve çevresel etkilerini göz önünde bulunduruyor. Şirketlerin yatırım politikalarını, kullandıkları dil ile cinsiyet eşitsizliğini yeniden inşa edip etmediklerini, o şirketin kurum içerisinde çalışlarına gösterdiği tavrı ve üretim süreçlerinin topluma ve ekolojiye kattığı kâr ve zararlarını düşünüyor.
Etki yatırımı kavramı bütün bu değişkenlerin hesaplanıp bir metodoloji çevresinde bilimsel ölçütlerde hareket etmeyi planlıyor.
Geleceğimizi obur kapitalistlerin salt finansal düşünce mekanizmasından koparıp özgeci bir finans sistemi ortaya koymayı planlıyor.
Şunu da belirtmek gerek, etki yatırımı özel bir alana yoğunlaşmış bir sektörün kavramı olarak düşünülmemeli. Tabi ki yapısı gereği ilk akla gelecek olan geri dönüşüm ve enerji sektörlerine yapısı gereği daha kolay uyum sağlasada etki yatırımı her sektörün çizmesi gereken bir portföy.
Gelecek hedefleri sürdürülebilir olmak zorunda. Ekolojik dengesizliğin ve sınıfsal eşitsizliklerin yaraları artık sarılmalı. Sürdürülebilir bir ekoloji ve toplum için "etki"li yatırımlar geleceğimizi inşa edecek.
İnsanlığın önünde iki seçenek var; ya "olağan" kapitalist akılla devam edip iklim değişikliği, salgın hastalıklar, sınıfsal eşitsizlikler ve ekonomik bunalımların gölgesindeki krizler ile toplumu ve çevreyi çürüten bir sistemin içerisinde yaşamak ya da sürdürülebilir, çevreci ve insani bir sistem ile yaşamak.
Yaşadığımız çevresel ve toplumsal krizlerler artık salt finansal kâr odaklı düşünmenin rasyonel bir seçenek olmadığını ortaya koydu.
Koronavirüs pandemisinin insanlığa yaşattığı acılardan sonra artık rasyonel düşünce ve eylem kavramının finansal kâr odaklı ve kişisel motivasyonları ön planda tutmanın anlamsızlığını gösterdi.
Rasyonalite artık ekolojiye ve toplumsal "etki"ye göre şekilleniyor. Eylemlerimizin etkisinin balta girmemiş ormanların içerisinde yaşandığını görüyoruz.
2020 yılında bir dakikada 3 milyon maske kullanıldı. Avrupa veya Amerika'da kullanılan plastik maske atıkları artık Amazon Nehri'nin içerisinden veya Akdeniz’in dibinden çıkıyor.
Eylemlerimizin etkisi bölgesel değil küresel
İklim değişikliği, salgın hastalıklar ve finansal kar odaklı yatırımlar dünya ve insanlığı belirsizliğe sürüklüyor. Peki artık ne yapmalı? Hangi adımlar atılmalı?
İşte bu sorunların çözümü; sürdürülebilir bir dünyanın anahtarı "etki yatırımı" kavramı ile ortaya çıkıyor.
Etki yatırımı, ne finansal kâr odaklı geleneksel yatırım ne de bağış odaklı bir kavram.
Bir yatırımın toplumsal, çevresel ve finansal etkisini düşünüp buna göre bir iş modeli ortaya koymayı hedefliyor.
Genç nesil bir ürün satın aldığında geleceği düşünüyor...
Söz konusu bu iş modelini kurmak finansal kâr ve toplumsal iyiliğin ortada buluştuğu bir nokta. Yatırımın planlaması yapılırken belirli bir metodoloji izlenmeli; riskler giderilmeli, kâr düşünülmeli ve en önemlisi sosyal/ekolojik etkiler düşünülmeli. Artık genç nesil bir ürün satın aldığında geleceğe kullanılmış oy olarak bakıyor. O ürünün toplumsal ve çevresel etkilerini göz önünde bulunduruyor. Şirketlerin yatırım politikalarını, kullandıkları dil ile cinsiyet eşitsizliğini yeniden inşa edip etmediklerini, o şirketin kurum içerisinde çalışlarına gösterdiği tavrı ve üretim süreçlerinin topluma ve ekolojiye kattığı kâr ve zararlarını düşünüyor.
Etki yatırımı kavramı bütün bu değişkenlerin hesaplanıp bir metodoloji çevresinde bilimsel ölçütlerde hareket etmeyi planlıyor.
Geleceğimizi obur kapitalistlerin salt finansal düşünce mekanizmasından koparıp özgeci bir finans sistemi ortaya koymayı planlıyor.
Şunu da belirtmek gerek, etki yatırımı özel bir alana yoğunlaşmış bir sektörün kavramı olarak düşünülmemeli. Tabi ki yapısı gereği ilk akla gelecek olan geri dönüşüm ve enerji sektörlerine yapısı gereği daha kolay uyum sağlasada etki yatırımı her sektörün çizmesi gereken bir portföy.
Gelecek hedefleri sürdürülebilir olmak zorunda. Ekolojik dengesizliğin ve sınıfsal eşitsizliklerin yaraları artık sarılmalı. Sürdürülebilir bir ekoloji ve toplum için "etki"li yatırımlar geleceğimizi inşa edecek.