C
Celil
Guest
Konu Sahibi
Bu soru kalıbının sokak röportajlarında ekonomi hakkında ki görüşlerini paylaşan insanlara karşı kullanıldığını sıkça görmüşsünüzdür. Genelde yaşlıca dayılarımızın kullandığı bu sihirli soru kalıbı aslında bir soru kalıbı değil! Kendilerince bir antitez oluşturan sevgili dayılarımız, sorudan ziyade ‘’Aslında ekonomi çok iyi çünkü herkesin elinde son model akıllı telefonlar var. İnsanlar durumlarından şikâyet ediyor ama lüks yaşamlarından da vazgeçmiyor. ‘’ metaforunu öne sürmek
Peki, gerçekten telefon ihtiyaç mı? Lüks mü?
1876 yılından itibaren Alexander Graham Bell’in icat ederek hayatımıza dâhil ettiği telefon, 1973 yılında Motorola’nın yöneticisi Martin Cooper tarafından elde taşınabilen bir cep telefonuna dönüştürüldü. Türkiye ilk cep telefonuyla 23 Şubat 1994’te Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in, Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i aramasıyla tanıştı. Demirel’in elinde bugün takoz diye tabir ettiğimiz Motorola marka bir cep telefonu ve ‘’Dünyanın her yeriyle konuşabilirsiniz ve dinlenmez’’ sözleri o güne damgasını vurmuştu. Gerçi dinlenmez tabiri çok iddialı bir söz olmuş sonraki gelişmeleri değerlendirirsek. Cep telefonu arama ve kısa mesaj (sms) gönderme olarak başladığı serüvenine ise her geçen gün yeni özellik ekledi. 2007 yılında sahneye Steve Jobs çıkarak cep telefonunu çok farklı bir boyuta taşıdı. Dünyamız onun sayesinde bambaşka bir cihaz olan Akıllı telefon Iphone ile tanıştı. Halen bugüne baktığımız da tartışmasız piyasa rahmetli Steve’in ekmeğini yemeğe devam ediyor.
Bugün gelinen nokta da ise cep telefonu bir lüksten ziyade taşıdığı özelliklerle hayatımızın olmazsa olmazı…
Dijitalleşen dünyada akıllı cep telefonlarıyla halledemediğiniz bir şey var mı? Navigasyonu sayesinde istediğimiz adresi bulduğumuz, kamerası sayesinde fotoğraf veya video çekerek anı ölümsüzleştirdiğimiz, Mobil uygulamalarıyla bankacılık işleminden, yemek siparişi vermeye, anlık haberleşmeden, kamu platformlarına erişmeye birçok işlevi zaman tasarrufu sağlayarak gerçekleştirdiğimiz bir elektronik cihazdan bahsediyoruz.
Ayrıca cep telefonu Türkiye’de özellikle çoğu gençlerimiz için Dünya’yı takip etmede tek seçenek değil mi? Hayata internet aracılığıyla bağlanma seçeneği sadece akıllı bir cep telefonuyla mümkün olan insanların kaliteli bir telefon edinmesini lüks gibi görmek acımasızlık değil de nedir? Bir insanın cebinde ki cep telefonuna bakarak, gelirini veya maddi durumunu hesaplayabilmek ne kadar mantıklı?
İş adamlarının vergi borçlarını sıfırlayanlar, son model makam araçlarına binenler; dünya dijitalleşmeye koşar adım giderken ‘’ çiftçimizin cebinde Iphone 6 var ve internet paketi de yükletmiş ‘’ diyerek kendi insanına teknolojiyi çok görenler adil yönetici olabilirler mi?
Günümüzde bir otobüsün hangi duraktan ne zaman geçeceğini görebildiğimiz, iş toplantılarımıza katılabildiğimiz, markete gitmeden alışverişimizi yapabildiğimiz, sosyal medya hesaplarıyla arkadaşlarımıza ulaşabildiğimiz ve benzeri hayatımıza sağladığı birçok kolaylıklardan dolayı akıllı cep telefonları lüks olmaktan çıkarak dijitalleşen bir dünyada ihtiyaca dönüşmüştür.
Şunu da es geçmeyelim; son çıkan cep telefonu modelini merak ederek gerekirse kuyruklarda sabahlayan tutku sahibi insanlar da var. Maddi problemi olmayarak en yeniyi elde etme arzusuna varmak isteyenlerde… Ancak bu kesimi, ihtiyacı için telefon alanlar kategorisine dâhil etmek doğru olmaz. Çünkü birçok insanımızı biliyoruz ki, kendini ifade edebildiği ve bilgiye hızlıca erişebildiği tek cihaz olan cep telefonunu para biriktirerek ya da taksitle alabiliyor ve aldığı zamanda uzun müddet kullanmaya gayret gösteriyor.
Çıkar telefonunu göster diyen dayılara karşı neler yapabiliriz?
Böyle bir soruya karşı cevap vermek, bir şey ispatlamak veya cep telefonunuzu göstermek zorunda değilsiniz. Bu tür soruların devamı üzerinizde ki elbisenin fiyatına kadar gidebilir. Bazı insanlara 40 ayrı açıklama da yapsanız yine de kendi inandığı ve bildiğini okumaya devam edecektir. O kafalardan dolayı miadı dolmuş tuşlu telefon kullanacak, teknoloji çağında dumanla veya güvercinlerle haberleşecek değiliz ya…
Peki, gerçekten telefon ihtiyaç mı? Lüks mü?
1876 yılından itibaren Alexander Graham Bell’in icat ederek hayatımıza dâhil ettiği telefon, 1973 yılında Motorola’nın yöneticisi Martin Cooper tarafından elde taşınabilen bir cep telefonuna dönüştürüldü. Türkiye ilk cep telefonuyla 23 Şubat 1994’te Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in, Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i aramasıyla tanıştı. Demirel’in elinde bugün takoz diye tabir ettiğimiz Motorola marka bir cep telefonu ve ‘’Dünyanın her yeriyle konuşabilirsiniz ve dinlenmez’’ sözleri o güne damgasını vurmuştu. Gerçi dinlenmez tabiri çok iddialı bir söz olmuş sonraki gelişmeleri değerlendirirsek. Cep telefonu arama ve kısa mesaj (sms) gönderme olarak başladığı serüvenine ise her geçen gün yeni özellik ekledi. 2007 yılında sahneye Steve Jobs çıkarak cep telefonunu çok farklı bir boyuta taşıdı. Dünyamız onun sayesinde bambaşka bir cihaz olan Akıllı telefon Iphone ile tanıştı. Halen bugüne baktığımız da tartışmasız piyasa rahmetli Steve’in ekmeğini yemeğe devam ediyor.
Bugün gelinen nokta da ise cep telefonu bir lüksten ziyade taşıdığı özelliklerle hayatımızın olmazsa olmazı…
Dijitalleşen dünyada akıllı cep telefonlarıyla halledemediğiniz bir şey var mı? Navigasyonu sayesinde istediğimiz adresi bulduğumuz, kamerası sayesinde fotoğraf veya video çekerek anı ölümsüzleştirdiğimiz, Mobil uygulamalarıyla bankacılık işleminden, yemek siparişi vermeye, anlık haberleşmeden, kamu platformlarına erişmeye birçok işlevi zaman tasarrufu sağlayarak gerçekleştirdiğimiz bir elektronik cihazdan bahsediyoruz.
Ayrıca cep telefonu Türkiye’de özellikle çoğu gençlerimiz için Dünya’yı takip etmede tek seçenek değil mi? Hayata internet aracılığıyla bağlanma seçeneği sadece akıllı bir cep telefonuyla mümkün olan insanların kaliteli bir telefon edinmesini lüks gibi görmek acımasızlık değil de nedir? Bir insanın cebinde ki cep telefonuna bakarak, gelirini veya maddi durumunu hesaplayabilmek ne kadar mantıklı?
İş adamlarının vergi borçlarını sıfırlayanlar, son model makam araçlarına binenler; dünya dijitalleşmeye koşar adım giderken ‘’ çiftçimizin cebinde Iphone 6 var ve internet paketi de yükletmiş ‘’ diyerek kendi insanına teknolojiyi çok görenler adil yönetici olabilirler mi?
Günümüzde bir otobüsün hangi duraktan ne zaman geçeceğini görebildiğimiz, iş toplantılarımıza katılabildiğimiz, markete gitmeden alışverişimizi yapabildiğimiz, sosyal medya hesaplarıyla arkadaşlarımıza ulaşabildiğimiz ve benzeri hayatımıza sağladığı birçok kolaylıklardan dolayı akıllı cep telefonları lüks olmaktan çıkarak dijitalleşen bir dünyada ihtiyaca dönüşmüştür.
Şunu da es geçmeyelim; son çıkan cep telefonu modelini merak ederek gerekirse kuyruklarda sabahlayan tutku sahibi insanlar da var. Maddi problemi olmayarak en yeniyi elde etme arzusuna varmak isteyenlerde… Ancak bu kesimi, ihtiyacı için telefon alanlar kategorisine dâhil etmek doğru olmaz. Çünkü birçok insanımızı biliyoruz ki, kendini ifade edebildiği ve bilgiye hızlıca erişebildiği tek cihaz olan cep telefonunu para biriktirerek ya da taksitle alabiliyor ve aldığı zamanda uzun müddet kullanmaya gayret gösteriyor.
Çıkar telefonunu göster diyen dayılara karşı neler yapabiliriz?
Böyle bir soruya karşı cevap vermek, bir şey ispatlamak veya cep telefonunuzu göstermek zorunda değilsiniz. Bu tür soruların devamı üzerinizde ki elbisenin fiyatına kadar gidebilir. Bazı insanlara 40 ayrı açıklama da yapsanız yine de kendi inandığı ve bildiğini okumaya devam edecektir. O kafalardan dolayı miadı dolmuş tuşlu telefon kullanacak, teknoloji çağında dumanla veya güvercinlerle haberleşecek değiliz ya…