C
Celil
Guest
Konu Sahibi
Küresel Karbon Projesi’nin Exeter Üniversitesi, Doğu Anglia Üniversitesi, CICERO Enstitüsü ve Stanford Üniversitesi araştırmacılarıyla hazırladığı Küresel Karbon Bütçesi raporu, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı'nda (COP26) açıklandı.
Rapora göre, geçen yıl salgın nedeniyle uygulanan kısıtlamalara bağlı olarak fosil yakıt kaynaklı karbon emisyonları 2019'a göre yüzde 5,4 düşüş gösterdi.
Bu yıl ise çoğu salgın önleminin kaldırılması, ekonomilerdeki canlanma, kömür ve doğal gaz tüketiminin artması sonucunda emisyonlar yeniden artışa geçti.
Fosil yakıt kaynaklı emisyonların bu yıl sonunda geçen yıla göre yaklaşık yüzde 5 artarak 36,4 milyar tona ulaşacağı ve salgın öncesi seviyesine yaklaşacağı öngörülüyor.
ABD ve Avrupa Birliği'nin karbon emisyonlarında 2019'a göre sırasıyla yüzde 3,7 ve 4,2 düşüş görülürken, Çin'in emisyonlarında aynı dönemde yüzde 5,5 artış bekleniyor.
Hindistan'ın karbon emisyonlarının da yüzde 4,4 artacağı hesaplanıyor.
Dünyadaki fosil yakıt kaynaklı karbon emisyonlarının yüzde 31'ine Çin ve yüzde 14'üne ABD yol açıyor. AB ve Hindistan'ın fosil yakıt kaynaklı karbon emisyonlarında yüzde 7'şer payı bulunuyor.
Diğer ülkeler birlikte ele alındığında, fosil yakıt kaynaklı karbondioksit emisyonları 2019 seviyesinin altında gerçekleşiyor.
Ormanlar 10 yılda 9,9 milyar ton karbondioksitin atmosfere yayılmasını engelledi
Son 10 yılda küresel ölçekte arazi kullanımı değişikliğinden kaynaklanan net karbondioksit emisyonu 4,1 milyar ton olarak gerçekleşti.
Ormansızlaşma ve diğer arazi kullanımı değişiklikleri sonucunda 14,1 milyar ton karbondioksit gazı atmosfere salındı.
Ormanların ve toprağın geri kazanımı sonucunda 9,9 milyar ton karbondioksit tutularak, bu emisyonların atmosfere yayılması engelledi.
Rapora göre, son 20 yılda ormansızlaşma ve diğer arazi kullanımı değişikliklerinden kaynaklı emisyonlar görece sabit kaldı.
Ormanların ve toprağın tuttuğu emisyonlar da bu dönemde artış gösterdi. Bu durum, arazi kullanımındaki değişimden kaynaklı net emisyonların yakın zamanda azaldığına işaret ediyor.
Exeter Üniversitesi Küresel Sistemler Enstitüsü'nden Prof. Pierre Friedlingstein, rapora ilişkin değerlendirmesinde, ekonomilerin salgının etkilerinden toparlandığı süreçte emisyonların hızla artmasının, küresel ölçekte iklim değişikliğiyle acilen harekete geçmeye yönelik ihtiyacın önemini gösterdiğini belirtti.
Bu yıl, küresel ölçekte fosil yakıt kaynaklı karbondioksit emisyonlarındaki toparlanmanın, salgın öncesindeki fosil yakıtlara dayalı ekonomiye dönüldüğüne işaret ettiğini aktaran Friedlingstein, "Bazı ülkelerin salgın sonrasındaki ekonomik toparlanma planlarında yeşil ekonomiye yönelik gerçekleştirdikleri yatırımların, salgın öncesi emisyon seviyesine ulaşmayı engellemek açısından kendi başlarına yetersiz kaldığı görülüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Rapora göre, geçen yıl salgın nedeniyle uygulanan kısıtlamalara bağlı olarak fosil yakıt kaynaklı karbon emisyonları 2019'a göre yüzde 5,4 düşüş gösterdi.
Bu yıl ise çoğu salgın önleminin kaldırılması, ekonomilerdeki canlanma, kömür ve doğal gaz tüketiminin artması sonucunda emisyonlar yeniden artışa geçti.
Fosil yakıt kaynaklı emisyonların bu yıl sonunda geçen yıla göre yaklaşık yüzde 5 artarak 36,4 milyar tona ulaşacağı ve salgın öncesi seviyesine yaklaşacağı öngörülüyor.
ABD ve Avrupa Birliği'nin karbon emisyonlarında 2019'a göre sırasıyla yüzde 3,7 ve 4,2 düşüş görülürken, Çin'in emisyonlarında aynı dönemde yüzde 5,5 artış bekleniyor.
Hindistan'ın karbon emisyonlarının da yüzde 4,4 artacağı hesaplanıyor.
Dünyadaki fosil yakıt kaynaklı karbon emisyonlarının yüzde 31'ine Çin ve yüzde 14'üne ABD yol açıyor. AB ve Hindistan'ın fosil yakıt kaynaklı karbon emisyonlarında yüzde 7'şer payı bulunuyor.
Diğer ülkeler birlikte ele alındığında, fosil yakıt kaynaklı karbondioksit emisyonları 2019 seviyesinin altında gerçekleşiyor.
Ormanlar 10 yılda 9,9 milyar ton karbondioksitin atmosfere yayılmasını engelledi
Son 10 yılda küresel ölçekte arazi kullanımı değişikliğinden kaynaklanan net karbondioksit emisyonu 4,1 milyar ton olarak gerçekleşti.
Ormansızlaşma ve diğer arazi kullanımı değişiklikleri sonucunda 14,1 milyar ton karbondioksit gazı atmosfere salındı.
Ormanların ve toprağın geri kazanımı sonucunda 9,9 milyar ton karbondioksit tutularak, bu emisyonların atmosfere yayılması engelledi.
Rapora göre, son 20 yılda ormansızlaşma ve diğer arazi kullanımı değişikliklerinden kaynaklı emisyonlar görece sabit kaldı.
Ormanların ve toprağın tuttuğu emisyonlar da bu dönemde artış gösterdi. Bu durum, arazi kullanımındaki değişimden kaynaklı net emisyonların yakın zamanda azaldığına işaret ediyor.
Exeter Üniversitesi Küresel Sistemler Enstitüsü'nden Prof. Pierre Friedlingstein, rapora ilişkin değerlendirmesinde, ekonomilerin salgının etkilerinden toparlandığı süreçte emisyonların hızla artmasının, küresel ölçekte iklim değişikliğiyle acilen harekete geçmeye yönelik ihtiyacın önemini gösterdiğini belirtti.
Bu yıl, küresel ölçekte fosil yakıt kaynaklı karbondioksit emisyonlarındaki toparlanmanın, salgın öncesindeki fosil yakıtlara dayalı ekonomiye dönüldüğüne işaret ettiğini aktaran Friedlingstein, "Bazı ülkelerin salgın sonrasındaki ekonomik toparlanma planlarında yeşil ekonomiye yönelik gerçekleştirdikleri yatırımların, salgın öncesi emisyon seviyesine ulaşmayı engellemek açısından kendi başlarına yetersiz kaldığı görülüyor." değerlendirmesinde bulundu.