C
Celil
Guest
Konu Sahibi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk'te Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı.
Erken seçim için tarih veren Kılıçdaroğlu, ''Eylül ayında seçim bekliyorum'' dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, canlı yayına bağlanarak Kılıçdaroğlu'nun iddialarına yanıt verdi.
İstanbul Havalimanı'nın 10 milyar euroya yapıldığını söyleyen Karaismailoğlu, havalimanı işletmesinin devlete devredilene kadar 22 milyar euro kira vereceğini açıkladı. Yap-işlet-devret modelini savunan Karaismailoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu'nu geçen cuma günü dava ettiğini belirtti.
Karaismailoğlu, Kılıçdaroğlu'nun gösterdiği tutanakları "uydurma" olarak niteledi.
Karaismailoğlu'nun Levazım Köprüsü'nün durdurulmasına yönelik CHP'yi suçladı. Altaylı ise, "Levazım Köprüsü AKP döneminde durduruldu" yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu'nun kendisine yönelttiği suçlamalara ilişkin iddia diyen Karaismailoğlu'na, Kılıçdaroğlu, "İddia değil belge" şeklinde yanıt verdi.
Altaylı'nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısında yarışacak ismin, güçlü bir isim olması gerekip gerekmediği sorusuna, Kılıçdaroğlu, "İsim önemli değil. Biz sistemin karşısına aday koyuyoruz" dedi. Hiçbir varsayımın içine girmeyeceklerini belirten Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ı geçeceklerini söyledi.
Altaylı'nın "HDP'yle bu ilişkiyi ne ölçüde götürebileceksiniz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "HDP bir siyasi parti mi? Evet. TBMM'yi yönetiyor mu? Evet. Peki nasıl diyeceksiniz terör örgütü diyeceksiniz? Bir siyasi partinin teröre karşı mesafe koyması olmazsa olmaz" diye yanıt verdi.
Kendisine PKK tarafından yapılan saldırıyı hatırlatan Kılıçdaroğlu, "PKK'nin saldırdığı liderler belli. Başka hiçbir lidere saldırmadılar" dedi.
Yerine kayyum atılan HDP'li belediye başkanlarının, mahkemede aklanmalarına rağmen görevlerine geri iade edilmemesine tepki gösteren Kılıçoğlu, bir siyasi partinin kriminalize etmenin yanlış olduğunu söyledi.
Erken seçim için tarih veren Kılıçdaroğlu, ''Eylül ayında seçim bekliyorum'' dedi.
Kılıçdaroğlu'nun verdiği yanıtlardan satır başları şöyle:
"(İBB hakkında başlatılan inceleme) Yapılan tamamen kumpas. İstanbul'u almamızı bir türlü hazmedemiyorlar.
Yolsuzluk yaptınız dediğimizde vatandaş diyor ki zaten bunların görevi yolsuzluk yapmak. O nedenle yankılanma bizim beklediğimiz seviyede değil.
Şimdiki Ulaştırma Bakanı, eskiden İBB'nin Genel Sekreter Yardımcısı. Bina yapılmış gibi tutanak tutuyorlar. Bunun hesabını soracağınıza gelin İBB'ye inceleme başlatıyorsunuz. Bakan yaptınız, dokunulmazlığı oldu.
AKP içindekilerde söylüyor. Olmaması gereken bir inceleme. Ben müfettişlerin bir talimatla, gidelim Ekrem Bey'i bu hale getirelim, görevde alalım dediklerini düşünmüyorum.
Yerel seçim öncesi Ankara'da bir itiraf attılar, Mansur Bey'e. Mansur Bey kazanırsa su paralarını teröristler toplayacak diye. (Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan) Kendisini kendine şikayet ediyor. Terörist varsa bul kardeşim.
Ben denetimden geliyorum. Belge gelmeden bir şey yapamazsınız. Siz kişiyi yolluyorsunuz ve diyorsunuz ki mutlaka ceza bekliyorum sizden.
Ekrem Bey'in veremeyeceği bir hesap yok. Telefonların dinlendiğini zaten biliyoruz. Önce kendi belediyelerine baksınlar. Bakan, olmayan işi olmuş gibi gösterdiler. Bakan açsın dava bana iftira atıyorlar diye.
Merkez Bankası'na nasıl gittiysem TÜİK'e de öyle gidecektim. ENAG ile sizin rakamlarınız farklı. TÜİK'in internet sitesinde diyor ki herhangi bir sorun ile karşılaşırsanız bize başvurun.
Ne oldu? Oraya gittim. Oraya işçinin hakkı için, emeklilerin hakkı için gittim. Sonuçta asgari ücretlilere bir rakam verildi ama emekliye ne verildi yüzde 25. Enflasyon ne kadar yüzde 36, resmi rakam. Emekli çalıştı, üretti; hayır senin pilin bitti sana bu parayı veriyorum idare et. O nedenle bütün emeklilere diyorum size iyi para vermişler. Bu nedenle bütün emeklilerin birleşmesini istedim.
MEB'e gidip haksız ne boyutta diye soracaktım. Neden bu önlemleri almıyorsunuz, bunu soracaktım. 12 saat bekledik yanıt yok. 15. saatin sonunda oraya gittim. Ben sınava girip hakkı elinden alınan kişiyi savunmayacaksam neden siyaset yapıyorum?
Bir kişi devletin en tepesinde oturup bütün yetkilere sahip olan bir kişi, rakibine hakaret ediyorsa, işi o noktaya taşımışsa, bu acizliğin belirtisidir. Aciz, artık yönetemiyor demektir.
Önümüzdeki Eylül ayında seçim bekliyorum. Ekonomiyi daha fazla götüremezler.
İktidarın ilk haftasında Stratejik Planlama Teşkilatı kuracağız. Türkiye’deki bütün rakamlara vakıf olup devleti öyle yöneteceğiz." dedi.
Yayına katılan TBMM Başkanı Mustafa Şentop şu ifadeleri kullandı:
"Ben TBMM Başkanı'yım. Bu sıfatımın dışında hukukçuyum. Milletvekilinin anayasa iç tüzükten kaynaklanan haklarının neler olduğunu, bu haklarla ilgili bir sorun olduğunda Meclis Başkanı'nın nasıl hangi enstrümanlarla müdahale edeceğini biliyorum. Milletvekillerinin tüm yaptıkları işlerle ilgili olarak her zaman Meclis Başkanı her türlü taleplerini karşılayacak bir makam değildir. TBMM'nin ve Meclis Başkanı'nın günlük siyasi polemiklerin içerisinde bu şekilde malzeme yapılmasından rahatsızlık duyuyorum. Siyasi parti genel başkanları istedikleri şekilde konuşsunlar, ama kendilerini başarılı veya başarısız hissettikleri noktada 'Aman Meclis Başkanı niye benim yanımda değil' diye de kamuoyuna yanıltıcı açıklamalar da yapmasınlar."
Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı:
Bakanlığa giderken sizin önünüze kilit vurulmuş bir kapı çıkarılıyorsa, gerçek bir TBMM Başkanı’nın, “Beyler siz ne yapıyorsunuz?” diye sorması gerekirdi. “Randevu istedim, Meclis başkanı devreye girsin” diye bir beklentim olmadı. Fakat bir milletvekili bakanlığa alınmadığı zaman parlamentoda başkanlık yapan birisinin milletvekillerinin hakkını savunmasını istiyorum. Yoksa “Şentop araya girsin bana yardımcı olsun” diye bir beklentim yok.
Şentop: Ben gerçek bir Meclis başkanıyım. Ben değilsem siz de gerçek genel başkan değilsiniz.
Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
(Cumhurbaşkanı mı olmak istersiniz, Ankara Belediye Başkanı mı? sorusuna) Tartışmaya düzgün başlamamız lazım.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, canlı yayına bağlanarak Kılıçdaroğlu'nun iddialarına yanıt verdi.
İstanbul Havalimanı'nın 10 milyar euroya yapıldığını söyleyen Karaismailoğlu, havalimanı işletmesinin devlete devredilene kadar 22 milyar euro kira vereceğini açıkladı. Yap-işlet-devret modelini savunan Karaismailoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu'nu geçen cuma günü dava ettiğini belirtti.
Karaismailoğlu, Kılıçdaroğlu'nun gösterdiği tutanakları "uydurma" olarak niteledi.
Karaismailoğlu'nun Levazım Köprüsü'nün durdurulmasına yönelik CHP'yi suçladı. Altaylı ise, "Levazım Köprüsü AKP döneminde durduruldu" yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu'nun kendisine yönelttiği suçlamalara ilişkin iddia diyen Karaismailoğlu'na, Kılıçdaroğlu, "İddia değil belge" şeklinde yanıt verdi.
Adil Karaismailoğlu yayına bağlanarak şöyle konuştu:
"Bir muhalefet lideri sayın Kılıçdaroğlu, kötü siyasete bizleri alet etmek istiyorlar. Kendi söylediklerinde çelişiyor. Genel Sekreter Yardımcısı tutanak tutmaz zaten. Bütün İstanbul beni tanıyor. Oturduğunuz yerden iftira atmak çok ayıp. Sizin temsil ettiğiniz kitle var. Siz belediye çalışanları için namus sözü vermiştiniz, onu hatırlatmak lazım. Yazıktır, kul hakkı vardır. Biz Anadolu çocuklarıyız, üzülüyorum. Milyonların önünde bu iftirayı atamazsınız. Bu iftiralar sayesinde hiçbir yere gelemezsiniz. Lütfen kendinize gelen. İstanbul Havalimanı 10 milyar Euro'ya yapılmıştır, devletin kasasından kuruş çıkmamıştır. 25 yıl devlete 22 milyon Euro kira verilecektir. Bunların hepsi açıktır. Bu işi yapabilecek olan firmaların müracaat edip, yarışma sonucu alınmıştır. İşletmeci teklifini verir. Finans maliyetini hesaplayarak teklif verir. Kamu menfaati açısından en iyi teklif kim verirse kabul edilir. Genel başkan benim büyüğümdür. Aslı astarı olmayan, belgesi olmayan bir şeyi söylemesi bizi üzmüştür. Dava edilmiştir geçtiğimiz cuma günü. Hesabına verecektir."
Kılıçdaroğlu: Önümde bir yazı var. Uydurma muydurma bilmem.
Karaismailoğlu: Genel Sekreter Yardımcısı tutanak mı tutar? Lütfen beni kötü siyasetinize alet etmeyin. Biz SSK yönetmedik. 25 yıldır İBB'nin nereden geldiği ortada. Böyle bir şey olabilir mi? Genel Başkan o kadar hassas ise mevcut belediyeden hesap sorsun.
Kılıçdaroğlu: İçişleri Bakanlığı müfettişleri gelse savcıdan bu belgeyi alsa.
Karaismailoğlu: Bu bir iddiadır. Kendisi de söylüyor. Yolsuzluk yaptı diyor, yakışıyor mu bir genel başkana. Bu zaten iddia zaten.
Kılıçdaroğlu: Şimdi Saray da bizi dinliyor. Onun da bağlanmasını istiyorum. Ben belgesiz konuşmam. Elimde belge var. Bu belge uydurma,yanlıştır diyebilirler. Devletin bütün elemanlarını devreye koysunlar.
Karaismailoğlu: Siz gidin belediye otobüsleri neden yolda kalıyor, hastane yolunu niye yapmadın diye belediye başkanından hesap sorun. Levazım Tüneli niye duruyor diye hesap sorun. Şu anda Dolmabahçe Tüneli'nden 60 bin araç geçiyor. Bu tünel yapılınca o kadar araç geçecek.
Kılıçdaroğlu: Bu bir belgedir, iddia değildir. Tarih ve numara da vereyim. Sayın Bakan ona da baksın. Belgesi var tutanak var. İçişleri Bakanı gelsin el koysun. Niye el koymuyor. Bu netameli bir iş, birilerine dokunacak. Görevlendir müfettişe. Bu iddiayı taşıyan kişi bakanlık yapamaz. Olay savcılıkta. Mutlaka bir ödeme yapılmıştır, yapılmadığı takdirde suç işlenir. Yapılmayan işe para verirseniz olur mu? Siz İBB'nin Cumhurbaşkanlığına kaç araç tahsis ettiğini biliyor musunuz? AK Parti'ye, Bakanlara, vakıflara niçin araba tahsis edilir. Bu milletin, fakir fukaranın parası çarçur edilir mi? Efendim bunlar iddia. Ne iddiası kardeşim. Plaka var, tahsis var. Ne iddiası Allah aşkına! Çıksın saraydaki zat 'Biz araç tahsisi istemedik' diye söylesin. Plakaları tek tek önlerine koyacağız. Resmi yazı var. Bakanlıklara resmi yazı var."
Altaylı'nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısında yarışacak ismin, güçlü bir isim olması gerekip gerekmediği sorusuna, Kılıçdaroğlu, "İsim önemli değil. Biz sistemin karşısına aday koyuyoruz" dedi. Hiçbir varsayımın içine girmeyeceklerini belirten Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ı geçeceklerini söyledi.
Altaylı'nın "HDP'yle bu ilişkiyi ne ölçüde götürebileceksiniz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "HDP bir siyasi parti mi? Evet. TBMM'yi yönetiyor mu? Evet. Peki nasıl diyeceksiniz terör örgütü diyeceksiniz? Bir siyasi partinin teröre karşı mesafe koyması olmazsa olmaz" diye yanıt verdi.
Kendisine PKK tarafından yapılan saldırıyı hatırlatan Kılıçdaroğlu, "PKK'nin saldırdığı liderler belli. Başka hiçbir lidere saldırmadılar" dedi.
Yerine kayyum atılan HDP'li belediye başkanlarının, mahkemede aklanmalarına rağmen görevlerine geri iade edilmemesine tepki gösteren Kılıçoğlu, bir siyasi partinin kriminalize etmenin yanlış olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"İstanbul'un alın terini nasıl birilerine peşkeş çekersiniz"
Cumhurbaşkanlığı'na 7 araç, 15 Temmuz Derneği'ne 7 araç, AK Parti Grup Başkanvekilliği, AK Parti Silivri İlçe Başkanlığı, Başbakanlık 100 araç, Cumhurbaşkanlığı, Erok Spor Kulübü, Irak Devlet Başkanı, Meclis 1. Başkanvekili, Okçular Vakfı, Sekbanlar Spor Kulübü, Sıcak Yuva'ya İBB'den araç, ne yapılıyor bunlar? Ne iddiası? Bunlar kul hakkı yiyorlar. İstanbul'un alın terini nasıl birilerine peşkeş çekersiniz. 27,5 yılımı devlete verdim böyle rezalet görmedim. Desinler ki 1 aracı CHP Genel Merkezi'ne tahsis etik. Desinler bakalım. Siz aracı tahsis ediyorsunuz. Sürekli tahsis ediyorsunuz. Olur bir kez acil bir şey olmuştur. Bunu anlayışla karşılarım. Başkanvekiline aracı veriyorsunuz. Uzun süreli. Bir de devletin kasasından kuruş para çıkmıyor diyorlar ya. Büyük aldatmaca. Garantileri kim verdi? Bu sözleşmeler gizli. Madem bu kadar şeffaf niye açıklamıyorsunuz? Şehir hastanelerini açıklayın? Şehir hastanelerinin kaça mal olduğunu bunlara danışmanlık yapan İngiliz firmasının internet sitesinden öğreniyoruz. Temel atıyorsunuz, arkasından ihale yapıp, aynı adama veriyorsunuz. Biz yapsak kıyamet kopar. Savcı burada bir şey yok diyor. Şu devletteki çürümüşlüğe bakar mısınız? Devletin yeniden inşa edilmesi lazım. Bunu da Allah'ın izniyle biz yapacağız. Kul hakkı neymiş, erdemli olmak neymiş bütün herkes görecek.
"Cumhurbaşkanı 24 saat konuşmayacak, kimseye hakaret etmeyecek"
Benim ittifak anlayışımda büyüklük küçüklük yoktur, eşitler arasındaki ilişki vardır. Adayı oturur konuşuruz. Bu konu orada duruyor. Bir Cumhurbaşkanının nitelikleri ne olmalı. Devleti iyi bilmesi lazım, devlet aklının ne olduğunu bilmesi lazım. Verdiği sözün arkasında durması lazım. Ne güzel bütün imzaları atıyorum, nereden çıktı bu parlamenter sistem dememesi lazım. Devletin işleri karmaşıktır, orada sizin önceliklerinizin ne olduğunu çok iyi bilmesi lazım. Biz bugünden ne yapacağımızın temel normlarını belirlemiz lazım. Olay Cumhurbaşkanı değil sistem olayı. Devam edecek miyiz, etmeyecek miyiz? Sisteme devam edeceksiniz Erdoğan var, etmeyeceksiniz karşısında oturan var. Cumhurbaşkanı 24 saat konuşmayacak, kimseye hakaret etmeyecek.
"Bütün vatandaşlarıma söylüyorum, hiç kimse endişe etmesin"
Kısa süre içinde göreceksiniz, geçeceğiz. Olayı isme indirgerseniz en büyük hatayı yapmış olursunuz. Bizi isim mi, sistem mi kurtaracak? Kim olursa kazanır. Sisteme karşı birisi oturacak. Sen bu sistemi istiyorsan ona, değişmesini istiyorsan buna oy ver. Söyleyeceğiz, bunun nitelikleri bu, bunun nitelikleri bu.
Bütün vatandaşlarıma söylüyorum, hiç kimse endişe etmesin. Geleceği yurt dışında aramayın, bu ülke güzel ülke. 6 milyon 300 bin genç bu ülkenin kaderini değiştirecek. Hiçbir varsayımın içine girmeye gerek yok. Yeni Cumhurbaşkanı Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı olacak. Ahlakı, dürüstlüğü, devlette saydamlığı, liyakatı temsil edeceğiz. Hiç kimsenin kimliği, yaşam tarzıyla ilgilenmeyeceğiz. Bu ülkede helalleşmeyi sağlayacağız. Kim kamu tarafından bir haksızlığa uğramışsa onunla helalleşmek gerek. İki kişi oturur helalleşir. Bugün kanaat önderleriyle toplantı yaptık. Toplantının sonunda bir AK Parti ile AK Partili olmayan arkadaş heyetin huzurunda helalleşmek istiyoruz diyerek karşılıklı sarıldılar birbirlerine.
"Karşılıklı ön yargılarımızı kırmak istiyorum"
Vaizlerle biraraya geldik. Koşa koşa gelip, bize oy verecekleri için değil, bizi tanımalarını istiyoruz. Onlara neyin nasıl olduğunu, yanlışları anlatıyorum. Ankara'da Kocatepe Camii var diyorum. O vakfın kurucularının arasında rahmetli İsmet İnönü. Şimdi siz buna nasıl dinsiz diyebilirsiniz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 1921'de yaptığı konuşma var. 'Milli abidelerimiz olan camiler için şu kadar ödenek ayırdık' diyor. Bir önyargıyla insanlara atılan iftira sonucu garip bir tablo çıkmış ortaya. Doğruları önüne koyduğunuz zaman onlar zaten düşünüyor. Ben hiç kimseye 'gel bizim partiye oy ver' demedim. Karşılıklı ön yargılarımızı kırmak istiyorum. Vallahi müthiş güzel gelişmeler oluyor. Benim bile düşünemediğim boyutta gelişmeler var. Şanlıurfa'ya gittim, ayın 27'sinde Diyarbakır'a gideceğim. İnsanlar helalleşmenin kesin olması gerektiğini söylüyorlar. Roboski'de haksızlık var mı? Evet var. İnsanlar öldü mü? Evet öldü. En azından bir özür olması gerekiyor, bir sevginin olması lazım.
"Biz de mesela başörtüsünü Türkiye'nin bir numaralı sorunu haline getirdik mi? Evet"
Bugün Berfu anadan söz etti birisi. Mezarını bulamadı evladının. Mezarının başında fatiha okuyamadı. Hakkını alamadan vefat edip, gitti. Allah rahmet eylesin. Buna karşı 'biz haksızlık yaptık galiba' demeyecek miyiz? Artık devlet dediğimiz kurumun adil olması lazım. Birisi haksızlık yaptıysa tepki vermesi lazım. Haksızlığı gidermesi lazım. Helalleşmeden anladığımız bu. Hesaplaşma ayrı. Birisi hırsızlık yaptı, onunla helalleşme tabi ki hayır. Akademisyenleri attınız. Bunlar beraat ettiler, yine görev vermediniz. Helalleşme bir yüzleşmedir. Gerekirse biz de helalleşelim. Biz de mesela başörtüsünü Türkiye'nin bir numaralı sorunu haline getirdik mi? Evet getirdik. Bizinm de burada kusurumuz var demeliyiz yani. Evet bir hata, kusurumuz, hatamız var, bunun telafi edilmesi lazım. Benzer bir haksızlığı yapmamamız için bizim ve toplumun hazır olması lazım.
HDP meselesi
HDP siyasi parti mi, parlamento grubu var mı, TBMM'yi yönetiyor mu? Peki nasıl diyeceksiniz terör örgütü diye. Bir siyasi partinin teröre mesafe koyması zaten olmazsa olmaz. Terörle mücadele ederken biz 'yapmayın, etmeyin mi' dedik. PKK'nın saldırdığı liderler içinde benim. 1 askerimiz şehit olmuştu. HDP gerçekten terörle ilgisi varsa cumuhriyet savcıları var. Sonuca bakılır, adalet tecelli ederse. Bir suçlamadır gidiyor. En kolay şey karşı tarafı suçlamaktır. Ama karşı tarafı suçlarken oturup kendinize, vicdani kanaatinize bakacaksınız. KHK ile kişinin görevine son vereceksiniz, hakim, savcı soruşturma açmıyor. HDP siyasi partidir. Millet İttifakı içinde yer almıyor, kendileri de deklare ettiler. Demokrasi aşığı parti olarak bütün siyasi partilerle görüşen tek partiyiz.
Biz bu ülkede demokrasi, din, vicdan, medya özgürlüğünü savunuruz. Bir siyasi partiyi kriminalize etmeyi doğru bulmayız. Oturur, tartışır, konuşursunuz. Elinizde belge varsa devletin istihbaratı sizde, telefon dinlenecekse sizler dinliyorsunuz. Bir ilişki varsa siz ispat edeceksiniz. Parlamentoda görev yapıyorlar. Bu kadar suçlayan AK Parti, HDP'yle imza attığı birçok belge var. Doğu'ya gidince PKK, Batı'ya gelince FETÖ oluyorsunuz. Bu garabet.
Dış politika
Dış politikada ilk yapacağımız iş rüşvet yediği belli olup büyükelçi atanan kişileri derhal çekeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarı ve saygınlığını koruyacağız. Rüşvet alan bu kişi büyükelçilik yapamaz. Zaten dava da açmıyorlar. Mahkemeye gidip, ispat edelim. AB bize ne der vs. bunları bırakalım. AB standartlarını yasalaştıracağız. AB kabul eder etmez bizi. Biz kendi irademizle yapacağız. Bunlar 'AB fasıl açsın biz yapalım' diyorlar. Talimatla mı yapacaksın? Sen etik değerlerine güveniyordun beni şimdi al bakalım diyeceksiniz. Büyük yatırımcı Türkiye'ye gelmiyor. Sıcak paracılar vurun yapmak için geliyor.
Haksız soygunun önüne geçeceğiz. Almanya, ABD'deki enflasyonla ne ilgimiz var? Tahkim mahkemesinde dava açsınlar. Hakim diyecek ki, 'Bu nasıl ülke'. Bu tamamen bir grup çeteye dolar bazında kaynak tahsis etmektir. Bunların gerçek maliyetini çıkaracağız. Devlette bu işi yapan birikimli insanlar var. Gerçek bedelini soracağız TOBB'a. Kârını verip 'tamam kardeşim git' diyeceğiz. Sanayici, yatırımcı ayrı. Yap-işlet-devlet denilen şeyi kamulaştıracağız. Kamyon şoförü, vatandaş memnun olacak. Sabah dolar, akşam dolar. Hani bunlar milliyetçi, hani bunlar ülkücüydü. Bu hale getirdiler memleketi. Parayı pul ettiler. Hiçbir sanayicinin, iş insanının çekinmesine gerek yok. Onların önündeki bütün engelleri kaldıracağız. Gerçek anlamda yatırımcı gelip büyük yatırımcılar yapacak. 5 yıl içinde büyük Türkiye çıkacak. 6 ay içinde çarklar dönecek.
Sayın Bakan önce 'yok' dedi, belgeleri gösterince 'bunlar iddiadır' dedi. Sayın Bakan'a zararın tazmini için ödeme raporu gönderilmiş. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tüyü bitmemiş yetimin hakkını elbette soracaktır. Ekrem Bey'in görevlerinden biri de budur zaten. Bunu yapacaktır.
Dış politikayı berbat ettiler. Dış politikayı biz hep milli politika olarak görürdük. Müsteşarlar genel başkanları bilgilendirir, o çerçevede karar alınır. Bunlar dışişlerini şahsileştirdiler. Şimdi İbrahim Kalın, Dışişleri ile ilgili işler yapıyor. Dışişleri, dışişleri bakanlığından çıkmış. Yetki Erdoğan'da. Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına soktular Türkiye'yi. Biz hemen Dışişleri Bakanlığı'na talimat vreeceğiz, Suriye'ye, Mısır'a karşılıklı büyükelçilikler. Biz barışmak istiyoruz diyeceğiz. Biz Suriye'de çatışma istemiyoruz diyeceğiz. Türkiye bölgenin en güçlü ülkesi. Beraber olacağız. Orada kanh dökülmesini engelleyeceğiz. Ukrayna ve Kırım sorunu sadece bizim değil dünyanın sorunu. Kırım Tatarlarına sahip çıkmamız lazım. Putin'in kapısında dakikalarca beklenilecek, böyle bir tabloya izin vermeyiz. Ne demek bekletilmek. Bize orsa geri döneriz. İsrail'le ilişkileri düzelteceğiz, Filistin'in bağımsız devlet olmasını elbette savunacağız. Libya'da da öyle.
Darbe oldu, iki arkadaşımı Mısır'a gönderdim. 'Siyasi idamlar' yapmayın dedim. Geçmişte biz yaptık, şimdi dönüp onların isimlerini havaalanlarına veriyoruz dedim. Sayın Osman Korutürk ile sayın Faruk Loğoğlu'nu gönderdim. Niye aldılar S-400'ü. Yunanistan mı, Irak mı, Suriye mi bize saldıracak. Düşürdüğümüz uçağın bedeli olarak aldık onu. Siz NATO ittifakının içindeyseniz, bulunduğunuz ittifakın dışında başka silahlanma yaparsanız, nasıl ortak tatbikat yapacaksınız. Şu anda hava savunma sistemimiz çok zayıf, bütün dünya bunu biliyor. Bu bölgede hava savunma sistemi şu anda en zayıf olan Türkiye. F-16'ların yeder parçalarını vermiyor. F-35'e verdiğimiz parayı alamıyoruz. Dış politikayı 180 derece değiştireceğiz. Bu Türkiye'nin zararınadır. Türkiye onurlu duracak, dik, mik değil. Burası külhanbeylilik alanı değil. Bayrağımı, Türkiye'nin itibarını korumakla yükümlüyüm. 33 askerimiz şehit edildi, askerin kafasına çuval geçirildi gıkı çıkmadı, ondan sonra kahraman diye geziyor. Ben böyle bir şey görmedim. Ben gidin kavga edin demiyorum. Dış politika satranç alanıdır. Dış politikada liyakatlı insanlar olur.
Bu iktidar elit; yani nitelikli eleman düşmanıdır. Kalktı büyükelçileri monşer dedi. Bir büyükelçi nasıl yetişir? İlgisi olmayan insanlarıa büyükelçi tayin ettik. Katar'ı davet ettin. Alayu vala ile ağırladın. Gitti Doğu Akdeniz'de Yunanlarla işbirliği yaptı. Bu beyefendinin sesi çıktı mı? Tek cümle edemedi. Niye konuşmuyorsun. Bir de bizim orada askerimiz var. Doğu Akdeniz'de yalnız kaldı. Geldi münhasır ekonomik bölgemizde petrol aradılar. Buyur beyefendi, niye sesin çıkmıyor? Hani kahramandın? Ben dünya lideriyim diyordun, dünya beşten büyüktür diyordun, hadi buyur. Geri adım atarak değil, hep ileriye, makul, mantıklı, Türkiye'nin çıkarları çerçevesinde bütün sorunları çözeceğiz. Bizim İsmail Cem, Bülent Ecevit gibi örneklerimiz vardır. Bunlar ne yaptılar kahraman gezenler? Süleyman Şah türbesini kaçırdılar. Getirdiler sınıra, bayrak dikip kahramanlık ilan ettiler. Üstelik terör örgütüne terk ettin. Orada İŞİD, El Kaide mi vardı? YPG'nin terör örgütü olduğunu PKK'nın yan kuruluşu olduğunu herkes biliyor.
Savunma Sanayi açıklaması
Belki ilk kez burada söyleyeceğim; damat damat olmadan önce onların İkitelli'deki fabrikasını gezen benim. Baba Allah rahmet eylesin. Bir akademisyen arkadaşımla gittim. Benim gelmemi istemişlerdi. Güzel bir kahvaltı sofrası vardı. Ekranda İHA'ların nasıl başarılı olduklarını gösterdiler. Belli şikayetleri vardı, yardımcı olmalarını istediler. Ben de kendilerini kutladım. Çok iyi ekipleri vardı. Daha sonra evlilik oldu. Tabii Allah mutlu etsin. Gelişmesini isterim, büyümesini isterim, iyi yatırım yapmasını isterim. Bir insan teknoloji, yazılım konusunda önemli hamleler yapıyorsa desteklemek lazım. Onun siyasi görüşü önemli değildir. Hiçbir tereddütüm yok. ASELSAN'da ciddi yetişmiş eleman kaybımız oldu. Büyük kısmı Hollanda'ya gitti daha iyi paralar verildiği için.
Tank Palet Fabrikası Katarlılara verildi, iş bitti. Şu anda tank yapacak firmalarda hazırdı. O bölümü affedemiyorum. Savunma sanayi olmalı, Türkiye güçlü olmalı. Çok mükemmel insan sermayeyimiz var. HAVELSAN, ROKETSAN, ASELSAN kurumlar tank üretiminde en stratejik şeyleri bunlar üretti. Tank Palet'i ilk 1 hafta içindea Katarlılardan alıp, orduya teslim edeceğiz. Kişi üretiyorsa ister AK Partili ister MHP'li olsun, bu ülkeye katkı verdikten sonra başımızın üstünde yeri vardır.
Devlet adaletle yönetilir. Siz kin, intikam, öfkeyle 'ben bunu süründüreceğim' derseniz, bunlardan bir farkınız kalmaz. Devletin kurumları vardır, raporunu yazar, gereğini yapar. Yoksa siz 'bunlara el koy' bunların tamamını kaldıracağız. Kim üretiyor, alın teri döküyorsa arkasında duracağız. Ama havadan para kazananlara kimse kusura bakmasın izin vermeyiz. İntikam duygusuyla devlet yönetilmez.
Herkesin inancı kendisine aittir. Kimin inançlı, inançsız olduğunu sadece yüce yaradan bilir. Peygambere bile verilmeyen yetkiyi başkasının kullanmasına hakkı yoktur. Görevini yaparken kul hakkı yiyor mu, yemiyor mu, çalışkan mı, dürüst mü? Görevini yapıyorsa başımın üstünde yeri var, ayrım yapmam.
Bu işin sihirli sözcüğü güvendir. Aldığınız kararlarla topluma güven verirseniz süratli şekilde çözersiniz. İsrafı önler, topluma güven verirsiniz. 13 uçağa gerek yok. Bakanlıklar neden kirada? İcra daireleri neden kirada? Yandaş bina yapıyor, iki yılda bedeleni çıkarıyor. Buna niye izin veriyoruz? İsrafı bitirmek bile başlı başına sizinle toplum arasında güven ilişkisi yaratır. 12 uçağı satın. Devleti kurtarır mı, hayır. Ama 12'sini satmak güven oluşturur. Cumhurbaşkanı 50-60 arabayla mı gider Allah aşkına!
Yoksul halkın sırtından nelerin yapıldığını görmeleri lazım. Şu anda paralel ikili yapımız var. Bir saray bir de bakanlıklar. Milli Eğitim Bakanlığı'nın paraleli sarayda var. Saray her bakanlığa bir tane parti komiseri yerleştirmiş durumda, isimleri bakan yardımcısı. Biz güveni sağlayacağız. Harcadığımız her kuruşun hesabını millete vereceğiz. Merkez Bankası'nın görevini bir kararname ile elinden alıyorsunuz. Merkez Bankası, SPK, BBDK'ya yetkin insanlar atayacağız. Güreşçiden bankacı olmaz. Devleti planlayacaksınız. DPT'yi kapattılar. Neyi planlıyorlar bunlar? Bütçe Mecliste iken bütün rakamlar değişti. Böyle bir öngörü ile devleti yönetemezsiniz. O yüzden sanayici, esnaf, vatandaş güven durmuyor. Daha kış gelmedi, zamlar gelmedi. Millet hala baharı yaşıyor.
Bu kadar konuştuk saraya çağrı yaptım. Niye bağlanmıyor? Benim doğruları söylemediğimi söyleseydi. Bugün bir süre laf etmiş bana. Açarsın telefonu 'Ey Kılıçdaroğlu' ya da 'Bay Kemal' dersin. 'Ben rüşvetçileri büyükelçi tayin etmedim' desin. Diyemez. Ama Allah'ın izniyle yönetimler herkese hesap vermekten onur ve gurur duyacak. Bir davaya inanmışsanız, davanız bu milletin davası ise bir canınız varsa feda etmekten çekinmezsiniz. Çekinirseniz bu davaya inanmamışsınız demektir.
Tahammül edemiyorum, o kadar büyük haksızlıklar var ki. Bir eve giriyorsunuz, İstanbul'da bir eve. Evin mutfağında döküntü buzdolabı var ve içi boş. 21. yüzyılın Türkiyesi bu. Siz sarayda oturuyorsunuz. Defalarca uyardım, çözüm de önerdim. Bunu yaparsan bu işin sonu felaket olur dedik. Bu millet hala baharı yaşıyor daha kışı görmedi. Yönetemeyecek, dayanamayacak. Her gün maliyet artıyor. Seçime gidilecek, geliyor, gelmekte olan." dedi.