C
Celil
Guest
Konu Sahibi
Ankara’da 2 kız çocuğunu bir grup madde bağımlısının tacizinden korumak isterken çıkan tartışmada Haydar Can Kılıçdoğan öldürüldü. Bu acı kayıp, hem kadın ve çocuklara yapılan şiddeti hem de yardıma ihtiyaç duyan birini gördüğümüzde ne yapmalıyız sorusunu bir kez daha gündeme getirdi.
Konuyu Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu başkanı Canan Güllü’yle konuştuk;
Yardım etmeye çalışanların zarar gördüğü durumlar yaşıyoruz, toplum etkileniyor mu?
Canan Güllü: Hayır, bu konuyu Kadir Şeker olayında da çok tartıştık. O da Konya’da yardım etmek adına müdahil oldu, korumaya çalıştı ama şu an hapishanede ceza çekmekte. Geldiğimiz noktada bireylerin yardım duygusu asla törpülenmedi. Bu genç arkadaşımızın öldürülmesi de Kadir Şeker’in hapishanede olmasının da sebebi ülkede mekanizmaların işletilmesinden geri durma hali. Daha da başa gidersek Sayın Cumhurbaşkanının tek imzayla İstanbul sözleşmesinden geri çekilmesidir.
Bu tür şiddet olayları nasıl önlenecek?
Canan Güllü: Bu arkadaşlarımız kendileri müdahil olmak yerine 155’i arasalardı, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı müfredata eklenmiş olsaydı, kadın erkek eşitliği sağlanmış, şiddet, taciz, tecavüz asgariye inmiş olaylar olacaktı. Bunlar son olmayacak yarın bir başkası yine mağdura yardım için koşacak. Bu en önemli özelliklerimizden biridir uzak duramayız. Yangın olur, kaza olur kırmızı şerit çekilse bile olayın içinde olmak ister vatandaşlar. Kadına karşı şiddet konusunda da yasal prosedürü işletmekten kaçınılıyor, öte yandan da aman şiddete tacize karışmayın ölürsünüz mesajı veriliyor. Sonra ne oluyor? Saha bu tacizleri yapana kalıyor.
-155, 156 ve 183’ü mutlaka arayın.
-Tacize ve şiddete uğrayanlar KADES’i telefonunuza indirin. 1 tuşla kolluk kuvvetlerini bilgilendirin.
Sürecin içerisinde TCK’ya şiddetin tanımını koyarak, şiddeti sergileyenin tutuklanması sağlanmalı. Bir el kaldırmanın bile şiddet tanımı içerisinde yer alması ve suç kabul edilip faili cezaevine yollaması gerekiyor. Şiddet uygulayanı cezalandırmadığımız takdirde sadece ölümüne üzüldüğümüz kişilerin sayısı artacak.
Sene başından Eylül sonuna kadar 256 kadın cinayeti kayıtlara geçti. Bu rakam yargıya intikal edenler. İntihar, kaza ve farklı ölümlerin arkasını ise bilemiyoruz. Bu rakamlara rağmen biz İstanbul Sözleşmesinden cayarak kime yaranmaya çalışıyoruz? Bu acı gerçeğin sorgulanmasını istiyorum.
Biz İstanbul sözleşmesinden vazgeçmiyoruz.
Eğer şiddete tanık olursak ne yapmalıyız?
Canan Güllü: 10 adım geri çekilin, önce kolluk kuvvetlerini arayın, uzaktan laf ile dahil olabilirsiniz belki ama uyuşturucu madde tesirindeki kişilerin kestirilemez olduğunu ve şiddeti gerçekleştirenlerin elinde ateşli yada ateşsiz silah olabileceğini unutmayın.
Konuyu Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu başkanı Canan Güllü’yle konuştuk;
Yardım etmeye çalışanların zarar gördüğü durumlar yaşıyoruz, toplum etkileniyor mu?
Canan Güllü: Hayır, bu konuyu Kadir Şeker olayında da çok tartıştık. O da Konya’da yardım etmek adına müdahil oldu, korumaya çalıştı ama şu an hapishanede ceza çekmekte. Geldiğimiz noktada bireylerin yardım duygusu asla törpülenmedi. Bu genç arkadaşımızın öldürülmesi de Kadir Şeker’in hapishanede olmasının da sebebi ülkede mekanizmaların işletilmesinden geri durma hali. Daha da başa gidersek Sayın Cumhurbaşkanının tek imzayla İstanbul sözleşmesinden geri çekilmesidir.
Bu tür şiddet olayları nasıl önlenecek?
Canan Güllü: Bu arkadaşlarımız kendileri müdahil olmak yerine 155’i arasalardı, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı müfredata eklenmiş olsaydı, kadın erkek eşitliği sağlanmış, şiddet, taciz, tecavüz asgariye inmiş olaylar olacaktı. Bunlar son olmayacak yarın bir başkası yine mağdura yardım için koşacak. Bu en önemli özelliklerimizden biridir uzak duramayız. Yangın olur, kaza olur kırmızı şerit çekilse bile olayın içinde olmak ister vatandaşlar. Kadına karşı şiddet konusunda da yasal prosedürü işletmekten kaçınılıyor, öte yandan da aman şiddete tacize karışmayın ölürsünüz mesajı veriliyor. Sonra ne oluyor? Saha bu tacizleri yapana kalıyor.
-155, 156 ve 183’ü mutlaka arayın.
-Tacize ve şiddete uğrayanlar KADES’i telefonunuza indirin. 1 tuşla kolluk kuvvetlerini bilgilendirin.
Sürecin içerisinde TCK’ya şiddetin tanımını koyarak, şiddeti sergileyenin tutuklanması sağlanmalı. Bir el kaldırmanın bile şiddet tanımı içerisinde yer alması ve suç kabul edilip faili cezaevine yollaması gerekiyor. Şiddet uygulayanı cezalandırmadığımız takdirde sadece ölümüne üzüldüğümüz kişilerin sayısı artacak.
Sene başından Eylül sonuna kadar 256 kadın cinayeti kayıtlara geçti. Bu rakam yargıya intikal edenler. İntihar, kaza ve farklı ölümlerin arkasını ise bilemiyoruz. Bu rakamlara rağmen biz İstanbul Sözleşmesinden cayarak kime yaranmaya çalışıyoruz? Bu acı gerçeğin sorgulanmasını istiyorum.
Biz İstanbul sözleşmesinden vazgeçmiyoruz.
Eğer şiddete tanık olursak ne yapmalıyız?
Canan Güllü: 10 adım geri çekilin, önce kolluk kuvvetlerini arayın, uzaktan laf ile dahil olabilirsiniz belki ama uyuşturucu madde tesirindeki kişilerin kestirilemez olduğunu ve şiddeti gerçekleştirenlerin elinde ateşli yada ateşsiz silah olabileceğini unutmayın.