C
Celil
Guest
Konu Sahibi
Muhalif. Özel - Emel Seçen
Bugün birçok ilde, etkinlikler ile 15 yıl önce katledilen Hrant Dink anıldı.
Şişli’de, Agos gazetesinin önünde kar serpiştirirken, her yıl camdan seslenen Hrant Dink’in arkadaşı Bircan, Sincan hapishanesinden yazdığı mektubu bir başka arkadaşı Emel okudu.
Eşi Rakel Dink’in gözyaşları daha fazla tutamadı kendini ve konuşmasının başları yer yer kesildi. Kolay mı tam on beş yıldır, acısını, soluk alınan camlardan ifade etmeye çalışıyor, haykıramıyor bile. Üstelik her devrilen genç, çocuk, gazeteci ve bir can için de aynı ölçüde içi yanarak.
Bu kez, Hrant Dink katledildiğinde henüz beş yaşında olan Nazım Özgün Afşin konuşma yaptı, yirmi yaşındaydı.
“Hrant Amcanın ellerini hatırlıyorum kocamandı, başıma dokunan. Keşke ona söyleyebilseydim, Hacettepe’yi kazandığımı” dedi.
Her sene yapılan saygı duruşu, sloganlar, konuşmalar sonrasında kalabalık tüm güvenlik önlemleri ile dağıldı. Akşam saat 18.30’da ise oturduğu yer olan Bakırköy semtinden komşularının tam on beş yıldır düzenledikleri saygı duruşu vardı.
Aynı hüzün aynı acı aynı dram ve Hrant Dink için çalındığında daha da acılaşan bir Sarı Gelin türküsü. Dostları konuşmalar, şiir okumaları yaptılar ve kendisinin en sevdiği “Nare” türküsünü söyledik, hep bir ağızdan.
İçlerinde üç güzel şey vardı;
Tüm bunlar olurken tepemizde tur atan kuş sürüleri, yerde mumlarla süslenen sergide Genel Yayın Yönetmeni, Gazeteci, Aydın Hrant Dink‘in başında dolaşıp duran kedi ve komşularının anlattığı ile Hrant Dink’in kızının söylemi ile “ Babamın öyle güzel, içten bir sarılması vardı ki içine alırdı sizi..”
Babalar, ha babalar…
Şişli’de Cumartesi Anneleri, eşler, kadınlar, ağıtlar ve gözyaşları.
Bakırköy’de komşular, arkadaşlar, evlatlar.
Türkiye’m de yas…
Bitsin, bu zulüm bitsin!
Hrant Dink gibi sevgi dolu kocaman eller, dünyayı sarsın yeniden.
Dünyaları yazsın, yeniden.
Bugün birçok ilde, etkinlikler ile 15 yıl önce katledilen Hrant Dink anıldı.
Şişli’de, Agos gazetesinin önünde kar serpiştirirken, her yıl camdan seslenen Hrant Dink’in arkadaşı Bircan, Sincan hapishanesinden yazdığı mektubu bir başka arkadaşı Emel okudu.
Eşi Rakel Dink’in gözyaşları daha fazla tutamadı kendini ve konuşmasının başları yer yer kesildi. Kolay mı tam on beş yıldır, acısını, soluk alınan camlardan ifade etmeye çalışıyor, haykıramıyor bile. Üstelik her devrilen genç, çocuk, gazeteci ve bir can için de aynı ölçüde içi yanarak.
Bu kez, Hrant Dink katledildiğinde henüz beş yaşında olan Nazım Özgün Afşin konuşma yaptı, yirmi yaşındaydı.
“Hrant Amcanın ellerini hatırlıyorum kocamandı, başıma dokunan. Keşke ona söyleyebilseydim, Hacettepe’yi kazandığımı” dedi.
Her sene yapılan saygı duruşu, sloganlar, konuşmalar sonrasında kalabalık tüm güvenlik önlemleri ile dağıldı. Akşam saat 18.30’da ise oturduğu yer olan Bakırköy semtinden komşularının tam on beş yıldır düzenledikleri saygı duruşu vardı.
Aynı hüzün aynı acı aynı dram ve Hrant Dink için çalındığında daha da acılaşan bir Sarı Gelin türküsü. Dostları konuşmalar, şiir okumaları yaptılar ve kendisinin en sevdiği “Nare” türküsünü söyledik, hep bir ağızdan.
İçlerinde üç güzel şey vardı;
Tüm bunlar olurken tepemizde tur atan kuş sürüleri, yerde mumlarla süslenen sergide Genel Yayın Yönetmeni, Gazeteci, Aydın Hrant Dink‘in başında dolaşıp duran kedi ve komşularının anlattığı ile Hrant Dink’in kızının söylemi ile “ Babamın öyle güzel, içten bir sarılması vardı ki içine alırdı sizi..”
Babalar, ha babalar…
Şişli’de Cumartesi Anneleri, eşler, kadınlar, ağıtlar ve gözyaşları.
Bakırköy’de komşular, arkadaşlar, evlatlar.
Türkiye’m de yas…
Bitsin, bu zulüm bitsin!
Hrant Dink gibi sevgi dolu kocaman eller, dünyayı sarsın yeniden.
Dünyaları yazsın, yeniden.