C
Celil
Guest
Konu Sahibi
Cahilin İzlencesi - Muhalif Özel
7 Ekim’de, yani geçen ay Türkiye beş yıl önce imza verdiği Paris İklim Anlaşması’nı nihayet Meclis’ten geçirdi. Hatta yoksul ülke sınıfına alınarak Antlaşma’nın yürürlüğe alınması karşılığında istediği paradan bile vazgeçti.
Böylece Türkiye, Avrupa Yeşil Mutabakat’ını da (AYM) onaylayarak, yeşil ekonomiye geçecek yoksul ülkelere yardım edecekler sınıfına yükseldi. Tam bu aşamada, Türkiye’nin yaptığı bu jestin meyvelerini Glasgow’da toplaması bekleniyordu.
Sonra diplomasi çevrelerini şaşırtan bir gelişme oldu.
Türkiye Cumhurbaşkanı katılımını avantaja çevirebileceği Glasgow İklim Zirvesi’ne katılmayacağını açıkladı. Güvenlik protokolünün yetersizliği gerekçe gösteriliyordu. Bununla birlikte güvenlik zaafiyetini 192 ülkeden sadece tek bir ülke Türkiye ifade ediyordu.
Medyada yer alan bazı haberlere ve Ankara kulislerinde konuşulana göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağlık durumu böyle bir toplantıya katılmak için hiç uygun değilmiş. Hatta Biden ile görüşmeyi bile zor şartlarda yürütmüş.
Peki, Erdoğan’ın Glasgow’a katılmayışı, Türkiye’nin taahhütlerine gölge düşürdü mü?
Glascow'daki İklim Değişikliği Zirvesinde Eski İngiltere Enerji Bakanı Lord David Howell ile "Is Money The Key to Change/ Para Değişimin Anahtarı mı?" başlıklı sunumunu yapan Mehmet Öğütçü’ye ulaştık.
OECD Küresel Forum Eski Başkanı da olan Öğütçü, Erdoğan’ın Glasgow’a katılmayışının, kesinlikle Türkiye’nin kararlılığına gölge düşürdüğü, görüşünde.
Türkiye’nin finans konusunda yaptığı pazarlığa istinaden, verilen sözün meyvelerinin toplanacağı yerin Glasgow olduğunun altını çiziyor.
“Türkiye’nin yarattığı pozitif ivmeye gölge düşürdü.”
12 Kasım’a dek devam eden Glasgow’da, iklim değişikliği konusunda Türkiye’nin samimiyetinin sorgulandığı bir noktada, kulislerde “Türkiye ciddi değil” sözlerinin konuşulduğu belirtiliyor.
BİDEN: İNSANLIĞA BORCUMUZ
Taahhütleri somut bir takvime bağlama konusunda, ABD Başkanı Biden, “İnsanlığa bir borcumuzdur. Yoksul ülkelere finans ve destek vermemiz lazım”, dedi. Putin ise baskı altında kalmayı göze alamayarak, Glasgow’a gelmedi.
TÜRKİYE AĞZINI AÇMIYOR!
Kulislerden gelen bilgiye göre, Türkiye toplantıda ağzını açmadı.
Çünkü, Avrupa’nın karbon emisyonunun yüzde 14’ü Türkiye’den kaynaklanıyor. Gelecek yıl Türkiye’nin karbon emisyonunun iki katına çıkacağı hesaplanıyor.
Siyasi koşullar getirmeden, Avrupa açısından Türkiye’yi işe katmanın en büyük havucu para. 1 milyar Euro’luk bir bütçe söz konusu. Bu konuda Türkiye’ye en büyük baskı İngiltere’den geldi, gelmeye de devam ediyor.
TÜRKİYE AYAK SÜRERSE NE OLUR?
AYM’nin taahhütlerini yerine getirmeyen ülkelere ciddi yaptırımları var. Sınırda karbon vergisi, sonrasında ihracatınızın engellenmesi ve en sonda finansmana erişimin engellenmesi gibi çok ağır yaptırımlar getiriliyor. Türkiye’deki ihracatçılar ve finansçılar böyle bir tablodan çok korkuyorlar. Ve 7 Ekim’de Anlaşma’nın Meclis’ten geçmesinde de içeriden baskıları söz konusuydu.
İKLİMİ TİCARETE BAĞLARSAN!..
Paris İklim Anlaşması ve AYM’nin sorumluluğu, Türkiye’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlanmadı.
Diyeceksiniz ki, o halde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlanmıştır.
O’da değil.
İklim değişikliği konusu ülkemizde Ticaret Bakanlığı’na bağlandı. Sadece bu durum bile Türkiye’nin bu konudaki niyetini ortaya koyuyor.
YABANCILAR, İKTİDAR DEĞİŞİMİNİ SATIN ALDI
Yabancı yatırımcılar, Türkiye’de iktidar değişimini satın almaya başladı. Bu konuyu, Erdoğan’ın sağlık sorunuyla Zirve’ye katılmayışının tetiklediği belirtiliyor.
İktidar değişimiyle Türkiye’nin yatırım için cazip olacağından hareketle, önce Almanya’dan gelen 170 kişilik şirket avcısı ekiplerden sonra, tüm Batı’nın Türkiye’de konumlanma yarışına girdiği belirtiliyor.
Türkiye’ye girmeye hazırlanan uluslararası yatırımcının, bu konuda en büyük sorunu fiyatta yaşandığına işaret ediliyor.
MOBİL OYUN PAZARI, GIDA VE MEDYA…
Türkiye’de AYM’nin şartlarını karşılayan firmalar, bu durumu kendileri ortaya koymadan, Batılı araştırma şirketleri tarafından belirlenip, hemen iş teklifi ya da ortaklık teklifi götürülüyor.
Uluslararası yatırımcı Türkiye’de enerji, perakende, gıda, teknoloji, mobil oyun ve medya branşına odaklı çalışıyor.
Kulislerde, şirket satın almak için en büyük kaynağın bankalar olduğu anlatılıyor.
Kredisini ödemekte zorlanan firmaları belirleyen, uluslararası gruplar, ya o firmayı satın almak üzere ya da ortaklık teklifiyle gidiyor.
Sonuç olarak, AYM’ye hızlı adapte olan firmaların ciddi avantaj sağlayacağı yeni piyasa düzeni, yeni Türkiye’nin de detaylarını belirleyecek!
7 Ekim’de, yani geçen ay Türkiye beş yıl önce imza verdiği Paris İklim Anlaşması’nı nihayet Meclis’ten geçirdi. Hatta yoksul ülke sınıfına alınarak Antlaşma’nın yürürlüğe alınması karşılığında istediği paradan bile vazgeçti.
Böylece Türkiye, Avrupa Yeşil Mutabakat’ını da (AYM) onaylayarak, yeşil ekonomiye geçecek yoksul ülkelere yardım edecekler sınıfına yükseldi. Tam bu aşamada, Türkiye’nin yaptığı bu jestin meyvelerini Glasgow’da toplaması bekleniyordu.
Sonra diplomasi çevrelerini şaşırtan bir gelişme oldu.
Türkiye Cumhurbaşkanı katılımını avantaja çevirebileceği Glasgow İklim Zirvesi’ne katılmayacağını açıkladı. Güvenlik protokolünün yetersizliği gerekçe gösteriliyordu. Bununla birlikte güvenlik zaafiyetini 192 ülkeden sadece tek bir ülke Türkiye ifade ediyordu.
Medyada yer alan bazı haberlere ve Ankara kulislerinde konuşulana göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağlık durumu böyle bir toplantıya katılmak için hiç uygun değilmiş. Hatta Biden ile görüşmeyi bile zor şartlarda yürütmüş.
Peki, Erdoğan’ın Glasgow’a katılmayışı, Türkiye’nin taahhütlerine gölge düşürdü mü?
Glascow'daki İklim Değişikliği Zirvesinde Eski İngiltere Enerji Bakanı Lord David Howell ile "Is Money The Key to Change/ Para Değişimin Anahtarı mı?" başlıklı sunumunu yapan Mehmet Öğütçü’ye ulaştık.
OECD Küresel Forum Eski Başkanı da olan Öğütçü, Erdoğan’ın Glasgow’a katılmayışının, kesinlikle Türkiye’nin kararlılığına gölge düşürdüğü, görüşünde.
Türkiye’nin finans konusunda yaptığı pazarlığa istinaden, verilen sözün meyvelerinin toplanacağı yerin Glasgow olduğunun altını çiziyor.
“Türkiye’nin yarattığı pozitif ivmeye gölge düşürdü.”
12 Kasım’a dek devam eden Glasgow’da, iklim değişikliği konusunda Türkiye’nin samimiyetinin sorgulandığı bir noktada, kulislerde “Türkiye ciddi değil” sözlerinin konuşulduğu belirtiliyor.
BİDEN: İNSANLIĞA BORCUMUZ
Taahhütleri somut bir takvime bağlama konusunda, ABD Başkanı Biden, “İnsanlığa bir borcumuzdur. Yoksul ülkelere finans ve destek vermemiz lazım”, dedi. Putin ise baskı altında kalmayı göze alamayarak, Glasgow’a gelmedi.
TÜRKİYE AĞZINI AÇMIYOR!
Kulislerden gelen bilgiye göre, Türkiye toplantıda ağzını açmadı.
Çünkü, Avrupa’nın karbon emisyonunun yüzde 14’ü Türkiye’den kaynaklanıyor. Gelecek yıl Türkiye’nin karbon emisyonunun iki katına çıkacağı hesaplanıyor.
Siyasi koşullar getirmeden, Avrupa açısından Türkiye’yi işe katmanın en büyük havucu para. 1 milyar Euro’luk bir bütçe söz konusu. Bu konuda Türkiye’ye en büyük baskı İngiltere’den geldi, gelmeye de devam ediyor.
TÜRKİYE AYAK SÜRERSE NE OLUR?
AYM’nin taahhütlerini yerine getirmeyen ülkelere ciddi yaptırımları var. Sınırda karbon vergisi, sonrasında ihracatınızın engellenmesi ve en sonda finansmana erişimin engellenmesi gibi çok ağır yaptırımlar getiriliyor. Türkiye’deki ihracatçılar ve finansçılar böyle bir tablodan çok korkuyorlar. Ve 7 Ekim’de Anlaşma’nın Meclis’ten geçmesinde de içeriden baskıları söz konusuydu.
İKLİMİ TİCARETE BAĞLARSAN!..
Paris İklim Anlaşması ve AYM’nin sorumluluğu, Türkiye’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlanmadı.
Diyeceksiniz ki, o halde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlanmıştır.
O’da değil.
İklim değişikliği konusu ülkemizde Ticaret Bakanlığı’na bağlandı. Sadece bu durum bile Türkiye’nin bu konudaki niyetini ortaya koyuyor.
YABANCILAR, İKTİDAR DEĞİŞİMİNİ SATIN ALDI
Yabancı yatırımcılar, Türkiye’de iktidar değişimini satın almaya başladı. Bu konuyu, Erdoğan’ın sağlık sorunuyla Zirve’ye katılmayışının tetiklediği belirtiliyor.
İktidar değişimiyle Türkiye’nin yatırım için cazip olacağından hareketle, önce Almanya’dan gelen 170 kişilik şirket avcısı ekiplerden sonra, tüm Batı’nın Türkiye’de konumlanma yarışına girdiği belirtiliyor.
Türkiye’ye girmeye hazırlanan uluslararası yatırımcının, bu konuda en büyük sorunu fiyatta yaşandığına işaret ediliyor.
MOBİL OYUN PAZARI, GIDA VE MEDYA…
Türkiye’de AYM’nin şartlarını karşılayan firmalar, bu durumu kendileri ortaya koymadan, Batılı araştırma şirketleri tarafından belirlenip, hemen iş teklifi ya da ortaklık teklifi götürülüyor.
Uluslararası yatırımcı Türkiye’de enerji, perakende, gıda, teknoloji, mobil oyun ve medya branşına odaklı çalışıyor.
Kulislerde, şirket satın almak için en büyük kaynağın bankalar olduğu anlatılıyor.
Kredisini ödemekte zorlanan firmaları belirleyen, uluslararası gruplar, ya o firmayı satın almak üzere ya da ortaklık teklifiyle gidiyor.
Sonuç olarak, AYM’ye hızlı adapte olan firmaların ciddi avantaj sağlayacağı yeni piyasa düzeni, yeni Türkiye’nin de detaylarını belirleyecek!
AYM AVANTAJA ÇEVRİLEBİLİR Karbon emisyonlarıyla dünya 1,1 derece ısındı. Küresel ısınmayı 2 derecenin altında tutmak için, Dünya Gezegeni tarihinde ilk kez 192 ülke birlikte hareket etme kararı aldı. Aksi halde 50 yıl içinde, gezegendeki canlıların yarısı yok olacak. Paris İklim Anlaşması, küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmayı ve 2050'ye kadar sera gazı emisyonlarını sıfırlamayı taahhüt ediyor. Anlaşma’ya resmen taraf olan Türkiye, teknik olarak doğanın verdiği alternatif enerji kaynaklarını doğru kullanarak, AYM’nin gereklerini avantaja çevirebilir. Birleşmiş Milletler’in 3 bin sayfalık raporuna göre, iklim krizi her yerde ve daha önce hiç görülmemiş düzeyde kötüleşmiş durumda. Rapor, ayrıca küresel ısınmayla birlikte sıcak hava dalgalarının artacağını, sıcak mevsimlerin uzarken soğuk mevsimlerin de kısalacağı vurguluyor. TÜRKİYE’NİN AZALTIM TAAHHÜDÜ Taraf ülkeler, ne zaman ve ne kadar sera gazı azaltım taahhüdünde bulunacağına kendileri karar veriyor ve ulusal katkı beyanlarıyla iletiyor. Anlaşma, taraf ülkelerin kendi şartlarına göre hazırladıkları beyanlarını (Ulusal Katkı Beyanı) baz alıyor ve söz konusu ülkeleri her beş yılda bir bu beyanlarını iyileştirmeye davet ediyor. 197 ülkenin niyet beyanı incelendiğinde 61 ülke mutlak azaltım, 10 ülke emisyon yoğunluğunu kontrol etme, 83 ülke ise referans senaryodan azaltım hedefliyor. Türkiye, “referans senaryodan azaltım” taahhüdü veren grupta yer alıyor. Türkiye, 2015'te Paris İklim Anlaşması’nı imzalarken BM Sekretaryası'na sunduğu ulusal katkı beyanı çerçevesinde karbon salınımını azaltma taahhüdü vermezken iki katından fazla artırabileceğini de belirtmişti. Beyana göre, hiçbir önlem alınmadığı referans senaryoda karbon salınımının 1 milyar 175 tona ulaşacağı belirtilirken Türkiye ‘artıştan yüzde 21 azaltım’ hedefiyle bunu 929 milyon tonda tutmaya çalışacağını beyan etmişti. Bununla birlikte şimdi, Türkiye’nin ilk adım olarak, "enerji, atık, ulaşım, binalar ve tarım" sektörlerindeki emisyon azaltım hedeflerini içeren ulusal katkı beyanlarını güncelleyip, BM Sekteraryası'na sundu. |