C
Celil
Guest
Konu Sahibi
2014 yılı Kasım ayında 2,22 TL olan dolar, 7 sene boyunca rekorunu ara ara tazeleyerek 10 TL’ye ulaştı.
Döviz kurlarındaki bu artış ile birlikte ihracatta rekabet gücümüzün artması mümkün olabildiği gibi ithalata dayalı ürünlerde ise ciddi fiyat artışlarının gerçekleşmesi kaçınılmaz. Dolar olarak aldığınız bir ithal ürünü aynı fiyattan alabilme şansınız olsa dahi Doları aynı Türk Lirası kuru üzerinden almak mesele.
Teknolojide bunu daha net görebiliyoruz. Çünkü ihracattan ziyade ithalatımızın daha fazla olmasından kaynaklı en büyük zammı teknolojik ürünlerde hissediyoruz.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, teknolojik üretime yönelik uygulanan özel teşvik programlarıyla, teknoloji alanında verilen dış ticaret açığını azaltmaya gayret gösterdi. Ancak uygulanan bol teşviklere rağmen, verilen dış ticaret açığımız kapanmak bir yana, daha fazla artış gösterdi ve göstermeye devam ediyor. Teknolojide dışa bağımlı bir konumumuz var ve değişecek gibi görünmüyor. Çünkü trendi yakalayabilmiş inovatif yerli teknolojik firmalarımız yok denecek kadar az
Dolar kurunun yükselişiyle birlikte teknolojik birçok ürünün fiyatı da aynı orantıda yükseliyor. Tüketicilerin, mağazalara giderek en çok aradığı teknolojik ürünlerin başında; akıllı cep telefonları, bilgisayarlar, TV’ler, veri depolama araçları, uygulamalar ve ev aletleri geliyor. Bazı tüketiciler etikette yazan fiyatı gördüklerinde ‘’evde ki hesap çarşıya uymuyor’’ diyerek alışverişten vazgeçiyor. Mağazalar da fiyat artışlarına yönelik ‘’Stokların eritilmesinden önce depomuza yenisini koyabilmemiz için zam yapmamız gerekiyor ‘’ açıklamasında bulunuyor.
Öyle ki doların yükselmesiyle fiyat etiketlerinin değişmesi artık anlık gerçekleşiyor. Peki, satıcılar etiketlerine artışı yansıtabiliyor, ama alıcılar yani tüketiciler gelir düzeyini artırabiliyor mu?
Maalesef hayır! İnsanlarımızın alım gücü zayıflamış durumda. Gelir düzeylerinin artışıyla alacakları ürünün fiyat artışı aynı oranda gerçekleşmiyor. Banane doların yükselişinden diyemiyoruz. Doların etki alanı çok yüksek üretimde dahi doların artışı maliyet artışlarını tetiklerken yükselen dolar kuru, piyasada zamma yol açıyor. Sadece asgari ücreti baz aldığımızda 1 Ocak 2021 yılında belirlenen net rakam 2 Bin 825 Lira, bu rakamın Ocak 2021 yılında ki karşılığı 380 dolardı şimdi ise net asgari ücretin karşılığı 283 dolar. Meşhur seçim sloganımız vardı ya; Nerden Nereye… Artık yıl içerisinde bir önce ki yılı arar olduk.
Bu arada hatırlatalım bizim memlekette en düşük asgari ücrete çalışanların oranı %43 Avrupa’da 1.ciyiz!
Yeni zamlar kapıda
Doların yükselmesiyle birlikte Apple, Samsung, Huawei, Sony, Xiaomi ve Oppo gibi amiral gemisi olan cep telefonu firmalarında fiyat düşüş beklentileri zor. Ancak Apple, Türkiye gibi benzeri ülkeler için 2022 yılında piyasaya çıkarmayı planladığı ucuz Iphone çalışması var. Ayrıca kendi aralarında ki pazar rekabeti neticesinde indirimlerin olma olasılıkları da… Umarız eskisi gibi uygun fiyatlarla cep telefonu alabiliriz. Ancak bu da doların yükselmesinin devamıyla sonuçsuz kalacağı öngörülüyor.
Netflix, Youtube Premium, Spotify ve Amazon prime gibi dünya çapında ki dijital platformların fiyatlarında artışlar olabileceği gibi Çip krizi nedeniyle bilgisayar fiyatların da düşüş beklemekte zor. Çip krizi önümüzdeki yılın ortalarına doğru anca bitecek gibi tahmin ediliyor. Anakart ve ekran kartında zam olabilir çünkü bakır folyo kıtlığı (CCL) kapıda, aslında küresel anlamda tedarik sıkıntıları da fiyatları artırırken bir yandan da doların artması işi iyice içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Ek vergiler de fiyatları artırabilir
2020 yılında uygulanan %30 ek gümrük vergisi neticesinde özellikle elektronik ev aletlerinde ciddi artış yaşanmıştı. Aynı şekilde ihtimaldir ki ithal edilen teknolojik ve elektronik ürünlere yönelik yeni ek vergiler getirilebilir. Bu da başka bir şekilde tüketicinin cebini etkileyecektir.
Görünen ve deneyimlenen o ki, her geçen gün ertelediğiniz, indirime düşer diye beklediğiniz bir teknolojik ürün para piyasalarının hışmına uğrayabiliyor. Daha sonra alırım diye çentiklediğiniz bir ürünü almak istediğiniz zaman, daha pahalı bir fiyat seçeneğiyle karşı karşıya kaldığımız günlerden geçiyoruz. Dolar veya Euro beni ilgilendirmez diyemiyoruz. Hayatımızda kullandığımız birçok Türk Malı ürünü bile üretirken ham maddesini ithal ediyoruz. Artan doların enflasyonu bir canavara dönüştürdüğünü yıllardır yaşadık biliyoruz. Dileriz ki ekonomi düzelir de bütçemizi sarsmayan teknolojik ürünleri alabiliriz.
Döviz kurlarındaki bu artış ile birlikte ihracatta rekabet gücümüzün artması mümkün olabildiği gibi ithalata dayalı ürünlerde ise ciddi fiyat artışlarının gerçekleşmesi kaçınılmaz. Dolar olarak aldığınız bir ithal ürünü aynı fiyattan alabilme şansınız olsa dahi Doları aynı Türk Lirası kuru üzerinden almak mesele.
Teknolojide bunu daha net görebiliyoruz. Çünkü ihracattan ziyade ithalatımızın daha fazla olmasından kaynaklı en büyük zammı teknolojik ürünlerde hissediyoruz.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, teknolojik üretime yönelik uygulanan özel teşvik programlarıyla, teknoloji alanında verilen dış ticaret açığını azaltmaya gayret gösterdi. Ancak uygulanan bol teşviklere rağmen, verilen dış ticaret açığımız kapanmak bir yana, daha fazla artış gösterdi ve göstermeye devam ediyor. Teknolojide dışa bağımlı bir konumumuz var ve değişecek gibi görünmüyor. Çünkü trendi yakalayabilmiş inovatif yerli teknolojik firmalarımız yok denecek kadar az
Dolar kurunun yükselişiyle birlikte teknolojik birçok ürünün fiyatı da aynı orantıda yükseliyor. Tüketicilerin, mağazalara giderek en çok aradığı teknolojik ürünlerin başında; akıllı cep telefonları, bilgisayarlar, TV’ler, veri depolama araçları, uygulamalar ve ev aletleri geliyor. Bazı tüketiciler etikette yazan fiyatı gördüklerinde ‘’evde ki hesap çarşıya uymuyor’’ diyerek alışverişten vazgeçiyor. Mağazalar da fiyat artışlarına yönelik ‘’Stokların eritilmesinden önce depomuza yenisini koyabilmemiz için zam yapmamız gerekiyor ‘’ açıklamasında bulunuyor.
Öyle ki doların yükselmesiyle fiyat etiketlerinin değişmesi artık anlık gerçekleşiyor. Peki, satıcılar etiketlerine artışı yansıtabiliyor, ama alıcılar yani tüketiciler gelir düzeyini artırabiliyor mu?
Maalesef hayır! İnsanlarımızın alım gücü zayıflamış durumda. Gelir düzeylerinin artışıyla alacakları ürünün fiyat artışı aynı oranda gerçekleşmiyor. Banane doların yükselişinden diyemiyoruz. Doların etki alanı çok yüksek üretimde dahi doların artışı maliyet artışlarını tetiklerken yükselen dolar kuru, piyasada zamma yol açıyor. Sadece asgari ücreti baz aldığımızda 1 Ocak 2021 yılında belirlenen net rakam 2 Bin 825 Lira, bu rakamın Ocak 2021 yılında ki karşılığı 380 dolardı şimdi ise net asgari ücretin karşılığı 283 dolar. Meşhur seçim sloganımız vardı ya; Nerden Nereye… Artık yıl içerisinde bir önce ki yılı arar olduk.
Bu arada hatırlatalım bizim memlekette en düşük asgari ücrete çalışanların oranı %43 Avrupa’da 1.ciyiz!
Yeni zamlar kapıda
Doların yükselmesiyle birlikte Apple, Samsung, Huawei, Sony, Xiaomi ve Oppo gibi amiral gemisi olan cep telefonu firmalarında fiyat düşüş beklentileri zor. Ancak Apple, Türkiye gibi benzeri ülkeler için 2022 yılında piyasaya çıkarmayı planladığı ucuz Iphone çalışması var. Ayrıca kendi aralarında ki pazar rekabeti neticesinde indirimlerin olma olasılıkları da… Umarız eskisi gibi uygun fiyatlarla cep telefonu alabiliriz. Ancak bu da doların yükselmesinin devamıyla sonuçsuz kalacağı öngörülüyor.
Netflix, Youtube Premium, Spotify ve Amazon prime gibi dünya çapında ki dijital platformların fiyatlarında artışlar olabileceği gibi Çip krizi nedeniyle bilgisayar fiyatların da düşüş beklemekte zor. Çip krizi önümüzdeki yılın ortalarına doğru anca bitecek gibi tahmin ediliyor. Anakart ve ekran kartında zam olabilir çünkü bakır folyo kıtlığı (CCL) kapıda, aslında küresel anlamda tedarik sıkıntıları da fiyatları artırırken bir yandan da doların artması işi iyice içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Ek vergiler de fiyatları artırabilir
2020 yılında uygulanan %30 ek gümrük vergisi neticesinde özellikle elektronik ev aletlerinde ciddi artış yaşanmıştı. Aynı şekilde ihtimaldir ki ithal edilen teknolojik ve elektronik ürünlere yönelik yeni ek vergiler getirilebilir. Bu da başka bir şekilde tüketicinin cebini etkileyecektir.
Görünen ve deneyimlenen o ki, her geçen gün ertelediğiniz, indirime düşer diye beklediğiniz bir teknolojik ürün para piyasalarının hışmına uğrayabiliyor. Daha sonra alırım diye çentiklediğiniz bir ürünü almak istediğiniz zaman, daha pahalı bir fiyat seçeneğiyle karşı karşıya kaldığımız günlerden geçiyoruz. Dolar veya Euro beni ilgilendirmez diyemiyoruz. Hayatımızda kullandığımız birçok Türk Malı ürünü bile üretirken ham maddesini ithal ediyoruz. Artan doların enflasyonu bir canavara dönüştürdüğünü yıllardır yaşadık biliyoruz. Dileriz ki ekonomi düzelir de bütçemizi sarsmayan teknolojik ürünleri alabiliriz.