C
Celil
Guest
Konu Sahibi
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, susam alerjisi ile ilgili, "Susam veya tahin tüketimiyle ağız, boğaz ya da dudaklarda hafif ödem ve şişliğin eşlik ettiği kaşıntı, yanma ya da karıncalanma hissi olabilir." dedi.
Üniversiteden yapılan açıklamada Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, son yıllarda artan susam ve tohum alerjilerine karşı görüşlerine yer verildi.
Son yıllarda susam, ay çiçeği, haşhaş, balkabağı, hardal ve keten gibi tohumların günlük beslenme programında kullanımının artmasıyla, tohumlarla ilgili alerjik reaksiyonların giderek artan oranlarda bildirildiğini belirten Nacaroğlu, "Çocuk olgularda da birçok yiyeceğe susam ve çeşitli tohumların katılması ve cilt yoluyla maruziyet sebebiyle tohum alerjisinin sıklığı arttığı bildirilmektedir. Susam, çok sayıda gıda maddesine dahil olmasından dolayı alerjik reaksiyonlarından sorumlu en sık tohum olarak karşımıza çıkmaktadır. Susam alerjisi, diyet alışkanlıklarının küreselleşmesi ve vejetaryen-vegan yaşam tarzlarına yönelik genel eğilimin artmasıyla hekimlerin günlük rutininde giderek daha fazla görülmeye başlamıştır." ifadelerini kullandı.
Çocuklarda en sık görülen 4’üncü besin alerjisi
Türkiye'de çocuklarda besin alerjisi dağılımının incelendiği 2020 yılında yapılan bir çalışmada yumurta, süt, fındık alerjisinden sonra susam alerjisinin 4'üncü sıklıkla görüldüğünü belirten Doç. Dr. Nacaroğlu, şunları aktardı:
"Susam alerjisi olan olguların başvuru şikayetlerine bakıldığında susam veya tahin tüketimi takiben ağız, boğaz ya da dudaklarda hafif ödem ve şişliğin eşlik ettiği kaşıntı, yanma ya da karıncalanma hissi olabileceği belirtilmiştir. Daha az sıklıkla boğazda ve göğüste sıkışma hissi, nefes darlığı, kusma, ishal ve bilinç kaybı gibi daha ciddi anafilaksi olarak adlandırdığımız alerjik şok tablosuna neden olabilir. Bazı hastalarda ise cilt yoluyla temasla deride kaşıntı ve kızarıkla giden egzama bulgusuna neden olabilir.
Yine susam tohumlarından farklı olarak susam yağı da içeriğinde sesamol ve sesamin gibi alerjenler içermesinden dolayı alerjik egzamaya neden olabilir. Susam dahil birçok tohum alerjeni; yer fıstığı, kuruyemiş, kivi ve diğer tohumlar ile benzer ortak protein taşımaktadır. Susam çekirdekleri incelendiğinde de; haşhaş tohumu, fındık, kivi ve tahıllar ile çeşitli derecelerde benzer protein yapısına sahip oldukları gösterilmiştir. Aynı zamanda susam ile ceviz, kaju, Avustralya fındığı, Antep fıstığı ve yer fıstığı arasında ortak protein yapıları mevcuttur. Bu besinler arasında ortak protein yapısındaki alerjenlerden ötürü susam alerjisi olan olgular bu gıdaları tükettiği zamanda alerjik reaksiyonlar karşımıza çıkabilir."
Deri ve IgE testleri büyük önem taşıyor
Nacaroğlu, tohum alerjilerinde, alerjik reaksiyondan sorumlu alerjeni bulmada son derece önemli olan kısmın öykünün tam alınması olduğunun altını çizdi.
Ancak tohumların, hastanın farkında olmayacağı şekilde çeşitli yiyeceklerle karıştırılmış olduğu için her zaman akla gelmediğini ifade eden Nacaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu nedenle öykü ve alerji testleri ile bilinen alerjenlerin dışlandığı besin alerjisi hastalarında susam ve diğer tohumlara bağlı alerji olabileceği mutlaka düşünülmelidir. Şikayetlere neden olan alerjeni saptamak için öncelikle deri testi ve kanda alerjene özgü IgE testleri kullanılır. Son yıllarda geliştirilen bileşene dayalı tanı yöntemi ile de birçok besin arasındaki benzer protein yapısından ötürü ortaya çıkan çapraz ilişki gösterilebilir. Kullanılacak test yöntemi hastanın öyküsü ve şikayetleri dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği için bu testler mutlaka alerji kliniklerinde, çocuk alerji uzmanları tarafından yapılmalıdır."
Üniversiteden yapılan açıklamada Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, son yıllarda artan susam ve tohum alerjilerine karşı görüşlerine yer verildi.
Son yıllarda susam, ay çiçeği, haşhaş, balkabağı, hardal ve keten gibi tohumların günlük beslenme programında kullanımının artmasıyla, tohumlarla ilgili alerjik reaksiyonların giderek artan oranlarda bildirildiğini belirten Nacaroğlu, "Çocuk olgularda da birçok yiyeceğe susam ve çeşitli tohumların katılması ve cilt yoluyla maruziyet sebebiyle tohum alerjisinin sıklığı arttığı bildirilmektedir. Susam, çok sayıda gıda maddesine dahil olmasından dolayı alerjik reaksiyonlarından sorumlu en sık tohum olarak karşımıza çıkmaktadır. Susam alerjisi, diyet alışkanlıklarının küreselleşmesi ve vejetaryen-vegan yaşam tarzlarına yönelik genel eğilimin artmasıyla hekimlerin günlük rutininde giderek daha fazla görülmeye başlamıştır." ifadelerini kullandı.
Çocuklarda en sık görülen 4’üncü besin alerjisi
Türkiye'de çocuklarda besin alerjisi dağılımının incelendiği 2020 yılında yapılan bir çalışmada yumurta, süt, fındık alerjisinden sonra susam alerjisinin 4'üncü sıklıkla görüldüğünü belirten Doç. Dr. Nacaroğlu, şunları aktardı:
"Susam alerjisi olan olguların başvuru şikayetlerine bakıldığında susam veya tahin tüketimi takiben ağız, boğaz ya da dudaklarda hafif ödem ve şişliğin eşlik ettiği kaşıntı, yanma ya da karıncalanma hissi olabileceği belirtilmiştir. Daha az sıklıkla boğazda ve göğüste sıkışma hissi, nefes darlığı, kusma, ishal ve bilinç kaybı gibi daha ciddi anafilaksi olarak adlandırdığımız alerjik şok tablosuna neden olabilir. Bazı hastalarda ise cilt yoluyla temasla deride kaşıntı ve kızarıkla giden egzama bulgusuna neden olabilir.
Yine susam tohumlarından farklı olarak susam yağı da içeriğinde sesamol ve sesamin gibi alerjenler içermesinden dolayı alerjik egzamaya neden olabilir. Susam dahil birçok tohum alerjeni; yer fıstığı, kuruyemiş, kivi ve diğer tohumlar ile benzer ortak protein taşımaktadır. Susam çekirdekleri incelendiğinde de; haşhaş tohumu, fındık, kivi ve tahıllar ile çeşitli derecelerde benzer protein yapısına sahip oldukları gösterilmiştir. Aynı zamanda susam ile ceviz, kaju, Avustralya fındığı, Antep fıstığı ve yer fıstığı arasında ortak protein yapıları mevcuttur. Bu besinler arasında ortak protein yapısındaki alerjenlerden ötürü susam alerjisi olan olgular bu gıdaları tükettiği zamanda alerjik reaksiyonlar karşımıza çıkabilir."
Deri ve IgE testleri büyük önem taşıyor
Nacaroğlu, tohum alerjilerinde, alerjik reaksiyondan sorumlu alerjeni bulmada son derece önemli olan kısmın öykünün tam alınması olduğunun altını çizdi.
Ancak tohumların, hastanın farkında olmayacağı şekilde çeşitli yiyeceklerle karıştırılmış olduğu için her zaman akla gelmediğini ifade eden Nacaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu nedenle öykü ve alerji testleri ile bilinen alerjenlerin dışlandığı besin alerjisi hastalarında susam ve diğer tohumlara bağlı alerji olabileceği mutlaka düşünülmelidir. Şikayetlere neden olan alerjeni saptamak için öncelikle deri testi ve kanda alerjene özgü IgE testleri kullanılır. Son yıllarda geliştirilen bileşene dayalı tanı yöntemi ile de birçok besin arasındaki benzer protein yapısından ötürü ortaya çıkan çapraz ilişki gösterilebilir. Kullanılacak test yöntemi hastanın öyküsü ve şikayetleri dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği için bu testler mutlaka alerji kliniklerinde, çocuk alerji uzmanları tarafından yapılmalıdır."