C
Celil
Guest
Konu Sahibi
Baba mesleği marangozluk olduğu için el sanatlarına ilgi duyan Ertuğrul, lise yıllarında oynadığı bilgisayar oyunundaki okçu karakterden etkilenerek ok ve yay yapmaya başladı.
Babasının da desteğini alan 28 yaşındaki Ertuğrul, AA muhabirine, başlangıçta okçulukla ilgili hiçbir deneyiminin olmadığını, ok yapmayı kendi kendine öğrendiğini söyledi.
"Hiçbir zaman pes etmedim"
Babasının kendisine okçuluk hayali için çok destek verdiğini dile getiren Ertuğrul, "Babama 'Hadi baba ok yapalım, yay yapalım' dedim. Babamla beraber ok yapmaya başladık. Defalarca yaptık, kırdık. Çünkü, daha sağlam olması için hayvan boynuzu ve siniri gibi bazı malzemelere ihtiyaç varmış. Biz kendi kendimize, deneme yanılmalarla çalışmalara devam ettik. Hiçbir zaman pes etmedim, pes etmediğim için de başardığımı düşünüyorum." dedi.
Ertuğrul, okçulukta ilerlemeye gayret ettiğini belirterek, "Geleneksel Türk okçuluğunda ilerlemek için örnek videolar izledim, kitaplar okudum, çalışmalarıma devam ettim. Bir kursa kayıt oldum ve kısa bir süre orada okçuluk eğitimi aldım. Uluslararası birçok müsabakaya katıldım. Bir süre atlı okçulukla ilgilendim. Uluslararası müsabakalara da katılınca, 'Bu geleneksel okçuluk tam bana göre' dedim. Müsabakalarda yarışmacılar, geleneksel kıyafetlerini giyerek mücadele ediyor. Buna bağlı olarak kültürel bir ilişki içine de girmiş oluyoruz. Bu açıdan kendimi şanslı hissediyorum." diye konuştu.
"Pandemi döneminde üye sayımızda ciddi artış yaşandı"
Geleneksel Türk okçuluğunu öğrendikten sonra, içinde başkalarına da öğretme isteği oluştuğunu belirten Ertuğrul, Meram Belediyespor Kulübünde okçuluk eğitmenliği yaptığını anlattı.
Ertuğrul, kursiyer çocukların kendini geliştirmesi için çaba gösterdiğini kaydederek, "Türk okçuluğuyla disiplini ve vücudun disiplinini de kazandırmış oluyoruz. Ok atmanın yanında odaklanma, stres ve kaygı gibi sorunları nasıl aşmaları gerektiğini de öğretiyoruz. Günümüz hastalıklarından dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğunu yine okçuluk sayesinde yüzde 70 oranında düzeltebiliyoruz. Bu duruma bağlı olarak pandemi döneminde üye sayımızda ciddi artış yaşandı." ifadesini kullandı.
Ok için pet şişeden tüy yaptı
Ertuğrul, karşılaştığı zorlukların hiçbir zaman kendisini yıldırmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bu işe nasıl başladığıma, şimdi nasıl olduğuma bakıyorum. İleride nasıl olacağımı da çok merak ediyorum. Bu heves zamanla ciddi bir işe dönüştü. Kariyer olarak da bu alanda ilerlemek istedim. Yay yaparken kullandığım ağaçları gerdiremediğim için farklı çözüm yolları aradım. Yayı kızgın yağın içine soktum ve biraz daha gerdirebildim. İlk zamanlar yaptığım oklar attığım yerden çok faklı yerlere gidiyordu. Oklarda hindi ve kaz gibi hayvanların tüyü kullanılıyormuş. O zamanki imkanlarımla gerekli malzemeyi bulamayınca ben de pet şişeden tüy yapmaya başladım. Önüme çıkan hiçbir engelde pes etmedim. Yaptığım çalışmalar sonucu atışlarım düzgün gitmeye başladı. Bu durum beni daha çok motive etti ve 'Atış tam benlik' dedim."
Babasının da desteğini alan 28 yaşındaki Ertuğrul, AA muhabirine, başlangıçta okçulukla ilgili hiçbir deneyiminin olmadığını, ok yapmayı kendi kendine öğrendiğini söyledi.
"Hiçbir zaman pes etmedim"
Babasının kendisine okçuluk hayali için çok destek verdiğini dile getiren Ertuğrul, "Babama 'Hadi baba ok yapalım, yay yapalım' dedim. Babamla beraber ok yapmaya başladık. Defalarca yaptık, kırdık. Çünkü, daha sağlam olması için hayvan boynuzu ve siniri gibi bazı malzemelere ihtiyaç varmış. Biz kendi kendimize, deneme yanılmalarla çalışmalara devam ettik. Hiçbir zaman pes etmedim, pes etmediğim için de başardığımı düşünüyorum." dedi.
Ertuğrul, okçulukta ilerlemeye gayret ettiğini belirterek, "Geleneksel Türk okçuluğunda ilerlemek için örnek videolar izledim, kitaplar okudum, çalışmalarıma devam ettim. Bir kursa kayıt oldum ve kısa bir süre orada okçuluk eğitimi aldım. Uluslararası birçok müsabakaya katıldım. Bir süre atlı okçulukla ilgilendim. Uluslararası müsabakalara da katılınca, 'Bu geleneksel okçuluk tam bana göre' dedim. Müsabakalarda yarışmacılar, geleneksel kıyafetlerini giyerek mücadele ediyor. Buna bağlı olarak kültürel bir ilişki içine de girmiş oluyoruz. Bu açıdan kendimi şanslı hissediyorum." diye konuştu.
"Pandemi döneminde üye sayımızda ciddi artış yaşandı"
Geleneksel Türk okçuluğunu öğrendikten sonra, içinde başkalarına da öğretme isteği oluştuğunu belirten Ertuğrul, Meram Belediyespor Kulübünde okçuluk eğitmenliği yaptığını anlattı.
Ertuğrul, kursiyer çocukların kendini geliştirmesi için çaba gösterdiğini kaydederek, "Türk okçuluğuyla disiplini ve vücudun disiplinini de kazandırmış oluyoruz. Ok atmanın yanında odaklanma, stres ve kaygı gibi sorunları nasıl aşmaları gerektiğini de öğretiyoruz. Günümüz hastalıklarından dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğunu yine okçuluk sayesinde yüzde 70 oranında düzeltebiliyoruz. Bu duruma bağlı olarak pandemi döneminde üye sayımızda ciddi artış yaşandı." ifadesini kullandı.
Ok için pet şişeden tüy yaptı
Ertuğrul, karşılaştığı zorlukların hiçbir zaman kendisini yıldırmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bu işe nasıl başladığıma, şimdi nasıl olduğuma bakıyorum. İleride nasıl olacağımı da çok merak ediyorum. Bu heves zamanla ciddi bir işe dönüştü. Kariyer olarak da bu alanda ilerlemek istedim. Yay yaparken kullandığım ağaçları gerdiremediğim için farklı çözüm yolları aradım. Yayı kızgın yağın içine soktum ve biraz daha gerdirebildim. İlk zamanlar yaptığım oklar attığım yerden çok faklı yerlere gidiyordu. Oklarda hindi ve kaz gibi hayvanların tüyü kullanılıyormuş. O zamanki imkanlarımla gerekli malzemeyi bulamayınca ben de pet şişeden tüy yapmaya başladım. Önüme çıkan hiçbir engelde pes etmedim. Yaptığım çalışmalar sonucu atışlarım düzgün gitmeye başladı. Bu durum beni daha çok motive etti ve 'Atış tam benlik' dedim."