C
Celil
Guest
Konu Sahibi
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, CHP'nin, Türk askerinin Irak ve Suriye'deki görev süresini uzatan Cumhurbaşkanlığı tezkeresine "hayır" oyu vermesine ilişkin, "Bize göre tezkereye "hayır" diyenler, yalnızca Cumhuriyet'e ihanet etmekle kalmamış, Türkiye Cumhuriyeti'ne, Türk milletine ve kahraman Silahlı Kuvvetlerimize, askerimize, polisimize ve oradaki mazlumlara da ihanet etmişlerdir." dedi.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici'nin açıklamaları şöyle:
Türkiye'nin, arz eksikliğinden kaynaklanan bir talep enflasyonu yaşamadığını, bir maliyet enflasyonuyla karşı karşıya olduğunu dile getiren Destici, bu durumun, büyük ölçüde kur artışı ile etkisi tüm dünyada görülen enerji ve emtia fiyatlarındaki artıştan kaynaklandığını belirtti.
Ciddi bir planlama yapmaya ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Destici, siyasi gündemin Merkez Bankası üzerinde yoğunlaştırılma gayretlerini de gerçekçilikten ve iyi niyetten uzak bulduğunu ifade etti.
Merkez Bankasına, görev tanımının üzerinde beklentilerin atfedilmemesini isteyerek, kurumun, siyasi hesapların dışında tutulması gerektiğini belirten Destici, "Merkez Bankasının, tüm dünyadaki benzerlerinde olduğu gibi asli görevi fiyat istikrarını sağlamaktır. Bunun dışında bugün çokça bahsettiğimiz büyüme, cari açık, istihdam gibi konular, Merkez Bankasının değil, yürütmenin görev ve sorumluluğundadır. Merkez Bankasının, fiyat istikrarı, finansal istikrar ve döviz kuru gibi asli görev alanlarında piyasalara müdahalelerinin, muhalefet tarafından istismar konusu yapılmasını yadırgıyorum." diye konuştu.
"Gıda sağlığı ve fiyatları denetleme kurulu oluşturulmalı"
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun, yeni yılda geçerli olacak asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında toplanacağını hatırlatan Destici, "Asgari ücret, 2022'den itibaren yıllık değil 6 aylık belirlenmeli. Döviz bazında baktığımızda asgari ücretlinin eline geçen rakam 87 dolar erimiş yani 835 lira kaybı var. Aldığı 2 bin 825 lira, 1990 liraya düşmüş. Asgari ücretlimiz ne enflasyona ne dövizdeki artışa ne de hayat pahalılığına ezdirilmemeli. Asgari ücretteki artış, gıda fiyatlarındaki yüzde 30'un altında olmamalı. Devlet işverene verdiği asgari ücret desteğini artırarak devam ettirmeli, asgari ücretten vergi kaldırılmalı, kayıt dışı istihdamla mücadele edilmelidir." görüşünü paylaştı.
Artan gıda fiyatları ve insan sağlığını tehdit eden gıda satışıyla mücadelenin önemine dikkati çeken Destici, "BBP olarak aynen EPDK gibi gıda sağlığı ve fiyatları denetleme kurulu oluşturulmalı diyoruz. Sağlıksız gıdaların tüketilmesinin önüne geçmeli, fiyat istikrarı korunmalı, tüketici de pahalı tüketmemeli. Bunun sağlanması gerekir." sözlerini sarf etti.
BBP Genel Başkanı Destici, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, Siirt'in Kurtalan ilçesindeki esnaf ziyaretinde bir kişinin, "Bulunduğunuz yer Kürdistan'dır" sözüne karşı sessizliğe büründüğünü, bu durumun her kesimden vatandaşın tepkisine neden olduğunu vurguladı.
Destici, "Sayın Akşener'in, her metrekaresini şehitler vererek ve kanımızı akıtarak alıp koruduğumuz, yaşadığımız toprakların adının Türkiye, devletin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu, bu topraklarda işgal gücü olarak değil, bu toprakların sahibi olarak bulunduğumuzu dile getirememiş olması, hepimizi ziyadesiyle rahatsız etmiş ve üzmüştür." değerlendirmesinde bulundu.
"Ha dağdakiler ha partidekiler"
Eski HDP'li Osman Baydemir'in, bu hadisenin üzerinden, Türkiye'yi ve Tük milletini işgalci olmakla suçladığını ve Türkiye'yi tehdit ettiğini dile getiren Destici, sözlerini şöyle sürdürdü:
"HDP bir siyasi parti değildir, hiçbir zaman da olmadı. Tüm misyonu bir terör örgütünün verdiği emirleri yerine getirmek olan; yöneticileri, adayları, söylemleri, bir terör örgütü tarafından belirlenen; şiddeti ve terörü kınamak bir tarafa, terör örgütünün propaganda aracı ve eleman toplama şubesi olarak çalışan bir topluluğu 'siyasi parti' olarak tanımlamak, öncelikle siyaset kurumuna ve demokrasiye hakarettir. Ha dağdakiler ha partidekiler... Farkları; isimleri, sıfatları ve nitelikleri değil, görev alanları ve yerleridir. Herkesin gözlerinin önündeki bu duruma ve bu açık gerçeğe rağmen Millet İttifakı partilerinin, oy kaygısıyla, HDP'yi meşrulaştırma gayretleri, anayasamıza bağlılık yemini etmiş herkes için, anayasanın 'değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez' ilk dört maddesini koruma hassasiyeti duyan her vatan evladı için birer utanç vesilesidir."
"Mazlumlara da ihanet ettiler"
CHP'nin, Türk askerinin Irak ve Suriye'deki görev süresini uzatan Cumhurbaşkanlığı tezkeresine "hayır" oyu verdiğini hatırlatan Destici, şunları kaydetti:
"Aslında bu, kendi ayıbının, hatasının üzerini kapatma çabasından başka bir şey değil. Çünkü tezkereyi hazırlayan, hükümetle birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Milli Savunma Bakanlığımızdır. Tezkere, Suriye ve Irak'ın kuzeyindeki terör örgütü PKK/PYD/YPG'yi oradan söküp atmak ve oradaki mazlumlara sahip çıkılması için hazırlanmıştır. Bize göre tezkereye 'hayır' diyenler, yalnızca Cumhuriyet'e ihanet etmekle kalmamış, Türkiye Cumhuriyeti'ne, Türk milletine ve kahraman Silahlı Kuvvetlerimize, askerimize, polisimize ve oradaki mazlumlara da ihanet etmişlerdir, dolayısıyla tezkerenin karşısında olan terör örgütü PKK/PYD/YPG'ye de can suyu vermişler. Onlar da bunun farkındadır. Ama maalesef içeride seçimi kazanmak amacıyla PKK'nın siyasi partisi HDP'ye ihtiyaç duydukları için onların dümenine girmişlerdir."
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici'nin açıklamaları şöyle:
Türkiye'nin, arz eksikliğinden kaynaklanan bir talep enflasyonu yaşamadığını, bir maliyet enflasyonuyla karşı karşıya olduğunu dile getiren Destici, bu durumun, büyük ölçüde kur artışı ile etkisi tüm dünyada görülen enerji ve emtia fiyatlarındaki artıştan kaynaklandığını belirtti.
Ciddi bir planlama yapmaya ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Destici, siyasi gündemin Merkez Bankası üzerinde yoğunlaştırılma gayretlerini de gerçekçilikten ve iyi niyetten uzak bulduğunu ifade etti.
Merkez Bankasına, görev tanımının üzerinde beklentilerin atfedilmemesini isteyerek, kurumun, siyasi hesapların dışında tutulması gerektiğini belirten Destici, "Merkez Bankasının, tüm dünyadaki benzerlerinde olduğu gibi asli görevi fiyat istikrarını sağlamaktır. Bunun dışında bugün çokça bahsettiğimiz büyüme, cari açık, istihdam gibi konular, Merkez Bankasının değil, yürütmenin görev ve sorumluluğundadır. Merkez Bankasının, fiyat istikrarı, finansal istikrar ve döviz kuru gibi asli görev alanlarında piyasalara müdahalelerinin, muhalefet tarafından istismar konusu yapılmasını yadırgıyorum." diye konuştu.
"Gıda sağlığı ve fiyatları denetleme kurulu oluşturulmalı"
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun, yeni yılda geçerli olacak asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında toplanacağını hatırlatan Destici, "Asgari ücret, 2022'den itibaren yıllık değil 6 aylık belirlenmeli. Döviz bazında baktığımızda asgari ücretlinin eline geçen rakam 87 dolar erimiş yani 835 lira kaybı var. Aldığı 2 bin 825 lira, 1990 liraya düşmüş. Asgari ücretlimiz ne enflasyona ne dövizdeki artışa ne de hayat pahalılığına ezdirilmemeli. Asgari ücretteki artış, gıda fiyatlarındaki yüzde 30'un altında olmamalı. Devlet işverene verdiği asgari ücret desteğini artırarak devam ettirmeli, asgari ücretten vergi kaldırılmalı, kayıt dışı istihdamla mücadele edilmelidir." görüşünü paylaştı.
Artan gıda fiyatları ve insan sağlığını tehdit eden gıda satışıyla mücadelenin önemine dikkati çeken Destici, "BBP olarak aynen EPDK gibi gıda sağlığı ve fiyatları denetleme kurulu oluşturulmalı diyoruz. Sağlıksız gıdaların tüketilmesinin önüne geçmeli, fiyat istikrarı korunmalı, tüketici de pahalı tüketmemeli. Bunun sağlanması gerekir." sözlerini sarf etti.
BBP Genel Başkanı Destici, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, Siirt'in Kurtalan ilçesindeki esnaf ziyaretinde bir kişinin, "Bulunduğunuz yer Kürdistan'dır" sözüne karşı sessizliğe büründüğünü, bu durumun her kesimden vatandaşın tepkisine neden olduğunu vurguladı.
Destici, "Sayın Akşener'in, her metrekaresini şehitler vererek ve kanımızı akıtarak alıp koruduğumuz, yaşadığımız toprakların adının Türkiye, devletin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu, bu topraklarda işgal gücü olarak değil, bu toprakların sahibi olarak bulunduğumuzu dile getirememiş olması, hepimizi ziyadesiyle rahatsız etmiş ve üzmüştür." değerlendirmesinde bulundu.
"Ha dağdakiler ha partidekiler"
Eski HDP'li Osman Baydemir'in, bu hadisenin üzerinden, Türkiye'yi ve Tük milletini işgalci olmakla suçladığını ve Türkiye'yi tehdit ettiğini dile getiren Destici, sözlerini şöyle sürdürdü:
"HDP bir siyasi parti değildir, hiçbir zaman da olmadı. Tüm misyonu bir terör örgütünün verdiği emirleri yerine getirmek olan; yöneticileri, adayları, söylemleri, bir terör örgütü tarafından belirlenen; şiddeti ve terörü kınamak bir tarafa, terör örgütünün propaganda aracı ve eleman toplama şubesi olarak çalışan bir topluluğu 'siyasi parti' olarak tanımlamak, öncelikle siyaset kurumuna ve demokrasiye hakarettir. Ha dağdakiler ha partidekiler... Farkları; isimleri, sıfatları ve nitelikleri değil, görev alanları ve yerleridir. Herkesin gözlerinin önündeki bu duruma ve bu açık gerçeğe rağmen Millet İttifakı partilerinin, oy kaygısıyla, HDP'yi meşrulaştırma gayretleri, anayasamıza bağlılık yemini etmiş herkes için, anayasanın 'değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez' ilk dört maddesini koruma hassasiyeti duyan her vatan evladı için birer utanç vesilesidir."
"Mazlumlara da ihanet ettiler"
CHP'nin, Türk askerinin Irak ve Suriye'deki görev süresini uzatan Cumhurbaşkanlığı tezkeresine "hayır" oyu verdiğini hatırlatan Destici, şunları kaydetti:
"Aslında bu, kendi ayıbının, hatasının üzerini kapatma çabasından başka bir şey değil. Çünkü tezkereyi hazırlayan, hükümetle birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Milli Savunma Bakanlığımızdır. Tezkere, Suriye ve Irak'ın kuzeyindeki terör örgütü PKK/PYD/YPG'yi oradan söküp atmak ve oradaki mazlumlara sahip çıkılması için hazırlanmıştır. Bize göre tezkereye 'hayır' diyenler, yalnızca Cumhuriyet'e ihanet etmekle kalmamış, Türkiye Cumhuriyeti'ne, Türk milletine ve kahraman Silahlı Kuvvetlerimize, askerimize, polisimize ve oradaki mazlumlara da ihanet etmişlerdir, dolayısıyla tezkerenin karşısında olan terör örgütü PKK/PYD/YPG'ye de can suyu vermişler. Onlar da bunun farkındadır. Ama maalesef içeride seçimi kazanmak amacıyla PKK'nın siyasi partisi HDP'ye ihtiyaç duydukları için onların dümenine girmişlerdir."