C
Celil
Guest
Konu Sahibi
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "ekonomik kurtuluş savaşı" açıklamalarına ilişkin olarak, "'Yerli ve millî' bir kriz var, ülkeyi o eski karne günlerine döndürüyorlar." değerlendirmesini yaptı.
Babacan, Cumhuriyet gazetesinden Jale Özgentürk'ün sorularını yanıtladı.
-Ekonomide hükümet yeni bir formül denediğini açıkladı. Faiz neden enflasyon sonuç tezi doğru olabilir mi?
İtibarı yüksek iktisatçılar arasında bu tezi doğrulayan bir isim yok. İddia edilen şu: Türk Lirası’nın değerini düşürelim, rekabetçiliğimiz artacak. Bu ne demek? Asgari ücreti 220 dolara düşürerek ucuz iş gücünü kaynak olarak kullanmak, demek. Bu emeğin istismarı ile büyümedir. Bazı otoriter yönetimlerin modeli bu. Ancak 12 bin 500 dolar milli gelir seviyesini yaşayan vatandaşımıza tekrar fakirliğe razı olun, çünkü bizim büyümemiz lazım, diyemezsiniz.
- Rekabetin artması sadece kur artışı ile sağlanır mı?
Rekabet gücü sadece ucuz işgücü ile olmaz. Bir ülkede yatırım için istihdam için en önemlisi hukuki güvendir. Yargı düzgün işleyecek, önünü görebilecek. Kendi iş insanları da uluslararası yatırımcılarda ucuz işgücü için yatırım yapmaz. Otoriter ülke bile olsa kural ve hukukun üstünlüğü olması gerekir. Ayrıca devlet yatırımcı için yok, vatandaşları için var. Yani yatırımcı için cazip olmak, yatırımcı para getirsin de ne olursa olsun demek doğru olamaz. Türkiye’nin ihtiyacı bu değil.
- Ülkede ciddi bir hayat pahalılığı ve gelir kaybı yaşanıyor. Değer mi bu denemeye?
Bu politikanın getirdiği ciddi bir kötüye gidiş var. Memlekette bayat ekmek kuyruğu var. Depolarını doldurmak isteyenlerin oluşturduğu benzin kuyrukları var. Marketlerde yağ, un miktar sınırı ile satılıyor. Bolluk ülkesini yokluk ülkesine çevirdiler. Ülkeyi o eski karne günlerine döndürüyorlar. O günleri hatırlatıp başarıyı anlatan Erdoğan, Türkiye’yi o günlere götürüyor. İtibar kalmadı. Suçladığımız ülke sırf para için dost oluyor.
-Ekonomi Milli Güvenlik Kurulu sorunu oldu. Mandacı diye ekonomistler tehdit altında.
Sayın Erdoğan ne zaman sıkışsa gündemi değiştirmek için haftanın suçlusu panosuna yeni isimler ekliyor. Şimdi ekonomideki kötüye gidişi eleştiren ekonomistleri haftanın suçlusu ilan etti. Ekonomistler işini yapıyor, sorunlar konuşulacak ki çözüm arayışlarının imkânı ortaya çıkabilsin.
Konunun MGK’de ele alınması aslında ekonomik gidişatın bir güvenlik sorunu haline gelebileceğinin itirafı. Ancak Sayın Erdoğan MGK’yi de devreye alıp mandacı suçlamasıyla gözdağı veren yaklaşımını sürdürmeyi hedefliyor. Bütün bunlar iktidarın bu sorunu çözecek kabiliyetinin ve niyetinin olmadığının işaretidir. Bu yüzden ilk seçimde müsait yerde inecek ve çözümü Deva kadrolarına bırakacaklardır.
- İktidara gelir gelmez ilk saat yapacağınız açıklama ne olur?
İktidara 1000 maddeden oluşan acil eylem planı ile hazırlanıyoruz. İlk 90 gün ilk 360 gün için programımız hazır. İlk 90 dakikayı da planladık. Birinci açıklamamız özgürlükler, ikincisi yargının bağımsızlığı ile ilgili olacak. Bunlar açıklama ile düzelecek konular. Gençlere korkmayın, sosyal medyada rahat olun diyeceğiz. Medyaya hiç kimseyi yazdığından çizdiğinden dolayı, televizyonlarda söylediğinden dolayı işten attırmayacağız. patronları aramayacağız, nefes alın diyeceğiz. Yargıya hükümetten size baskı gelmeyecek diyeceğiz. Yargının bağımsızlığı kolay ancak tarafsız çalışması kritik. Bunun için de insan kaynağı yapısı devreye giriyor. Hükümetten bağımsız ama başka yere bağımlı mı, performansları nasıl diye bakacağız. Yargı reformunu hazırlıyoruz.
- Şu anda bir ekonomik kurtuluş savaşından sözediliyor. Böyle bir savaş var mı gerçekten?
Türkiye’de şu anda bir ekonomik kurtuluş savaşı falan yok. Kötü yönetimin elinde değersizleşmiş bir Türk Lirası, itibarını yitirmiş bir Türkiye var. Bugün kendi kendilerine çıkardıkları gayet ‘yerli ve millî’ bir kriz var. Kurdaki bu artışı adeta bir kurtuluş savaşı kimliğine büründürmeye çalışıyor. Bu kafa ile giderlerse bu ülke parayla benzin bulamaz, doğalgaz bulamaz. Yanlışta inat etmeyin.
- Yoksulluğa karşı politikalarınız ne olacak?
Sosyal politikalarla ilgili eylem planını açıkladık. Mevcut sosyal destek programından bir adım geri yok. Modeli değiştireceğiz. Aile hekimi gibi sosyal destek uzmanı görevlendireceğiz. Hak bazlı, 40 küsur yerden destek veriliyor. Tek kuruma vereceğiz. Asgari geçim desteği belirleyeceğiz. "
Babacan, Cumhuriyet gazetesinden Jale Özgentürk'ün sorularını yanıtladı.
-Ekonomide hükümet yeni bir formül denediğini açıkladı. Faiz neden enflasyon sonuç tezi doğru olabilir mi?
İtibarı yüksek iktisatçılar arasında bu tezi doğrulayan bir isim yok. İddia edilen şu: Türk Lirası’nın değerini düşürelim, rekabetçiliğimiz artacak. Bu ne demek? Asgari ücreti 220 dolara düşürerek ucuz iş gücünü kaynak olarak kullanmak, demek. Bu emeğin istismarı ile büyümedir. Bazı otoriter yönetimlerin modeli bu. Ancak 12 bin 500 dolar milli gelir seviyesini yaşayan vatandaşımıza tekrar fakirliğe razı olun, çünkü bizim büyümemiz lazım, diyemezsiniz.
- Rekabetin artması sadece kur artışı ile sağlanır mı?
Rekabet gücü sadece ucuz işgücü ile olmaz. Bir ülkede yatırım için istihdam için en önemlisi hukuki güvendir. Yargı düzgün işleyecek, önünü görebilecek. Kendi iş insanları da uluslararası yatırımcılarda ucuz işgücü için yatırım yapmaz. Otoriter ülke bile olsa kural ve hukukun üstünlüğü olması gerekir. Ayrıca devlet yatırımcı için yok, vatandaşları için var. Yani yatırımcı için cazip olmak, yatırımcı para getirsin de ne olursa olsun demek doğru olamaz. Türkiye’nin ihtiyacı bu değil.
- Ülkede ciddi bir hayat pahalılığı ve gelir kaybı yaşanıyor. Değer mi bu denemeye?
Bu politikanın getirdiği ciddi bir kötüye gidiş var. Memlekette bayat ekmek kuyruğu var. Depolarını doldurmak isteyenlerin oluşturduğu benzin kuyrukları var. Marketlerde yağ, un miktar sınırı ile satılıyor. Bolluk ülkesini yokluk ülkesine çevirdiler. Ülkeyi o eski karne günlerine döndürüyorlar. O günleri hatırlatıp başarıyı anlatan Erdoğan, Türkiye’yi o günlere götürüyor. İtibar kalmadı. Suçladığımız ülke sırf para için dost oluyor.
-Ekonomi Milli Güvenlik Kurulu sorunu oldu. Mandacı diye ekonomistler tehdit altında.
Sayın Erdoğan ne zaman sıkışsa gündemi değiştirmek için haftanın suçlusu panosuna yeni isimler ekliyor. Şimdi ekonomideki kötüye gidişi eleştiren ekonomistleri haftanın suçlusu ilan etti. Ekonomistler işini yapıyor, sorunlar konuşulacak ki çözüm arayışlarının imkânı ortaya çıkabilsin.
Konunun MGK’de ele alınması aslında ekonomik gidişatın bir güvenlik sorunu haline gelebileceğinin itirafı. Ancak Sayın Erdoğan MGK’yi de devreye alıp mandacı suçlamasıyla gözdağı veren yaklaşımını sürdürmeyi hedefliyor. Bütün bunlar iktidarın bu sorunu çözecek kabiliyetinin ve niyetinin olmadığının işaretidir. Bu yüzden ilk seçimde müsait yerde inecek ve çözümü Deva kadrolarına bırakacaklardır.
- İktidara gelir gelmez ilk saat yapacağınız açıklama ne olur?
İktidara 1000 maddeden oluşan acil eylem planı ile hazırlanıyoruz. İlk 90 gün ilk 360 gün için programımız hazır. İlk 90 dakikayı da planladık. Birinci açıklamamız özgürlükler, ikincisi yargının bağımsızlığı ile ilgili olacak. Bunlar açıklama ile düzelecek konular. Gençlere korkmayın, sosyal medyada rahat olun diyeceğiz. Medyaya hiç kimseyi yazdığından çizdiğinden dolayı, televizyonlarda söylediğinden dolayı işten attırmayacağız. patronları aramayacağız, nefes alın diyeceğiz. Yargıya hükümetten size baskı gelmeyecek diyeceğiz. Yargının bağımsızlığı kolay ancak tarafsız çalışması kritik. Bunun için de insan kaynağı yapısı devreye giriyor. Hükümetten bağımsız ama başka yere bağımlı mı, performansları nasıl diye bakacağız. Yargı reformunu hazırlıyoruz.
- Şu anda bir ekonomik kurtuluş savaşından sözediliyor. Böyle bir savaş var mı gerçekten?
Türkiye’de şu anda bir ekonomik kurtuluş savaşı falan yok. Kötü yönetimin elinde değersizleşmiş bir Türk Lirası, itibarını yitirmiş bir Türkiye var. Bugün kendi kendilerine çıkardıkları gayet ‘yerli ve millî’ bir kriz var. Kurdaki bu artışı adeta bir kurtuluş savaşı kimliğine büründürmeye çalışıyor. Bu kafa ile giderlerse bu ülke parayla benzin bulamaz, doğalgaz bulamaz. Yanlışta inat etmeyin.
- Yoksulluğa karşı politikalarınız ne olacak?
Sosyal politikalarla ilgili eylem planını açıkladık. Mevcut sosyal destek programından bir adım geri yok. Modeli değiştireceğiz. Aile hekimi gibi sosyal destek uzmanı görevlendireceğiz. Hak bazlı, 40 küsur yerden destek veriliyor. Tek kuruma vereceğiz. Asgari geçim desteği belirleyeceğiz. "