C
Celil
Guest
Konu Sahibi
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "CHP zihniyetini bu millet sittinsenedir bu memlekette iktidara getirmemiştir. Algılarla filan vakit kaybetmesinler, bu millet CHP zihniyetini sittinsene de iktidara getirmeyecektir." dedi.
Çeşitli programlara katılmak için Kayseri'ye gelen Kurtulmuş, kentteki bir restoranda basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Kurtulmuş, burada yaptığı konuşmada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün bir YouTube kanalına konuk olduğunu, söylediği sözleri duyunca "helal olsun" diye düşündüğünü belirtti.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını aktaran Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:
"Diyor ki 'Biz muhafazakar kitleleri yıllarca anlamadık, şimdi onlardan özür dilemek, helalleşme vaktidir.' Üsküdar'da akşam oldu. 'Biz bir zamanlar jakobence davrandık, halka tepeden baktık, fanuslar içinde siyaset yaptık, şimdi halkımızın içinde olacağız, şimdi halkımızın inançlarına, değerlerine daha fazla sahip olacağız.' mealinde bir konuşma yapıyor. Sadece 'Üsküdar'da akşam oldu.' diyorum. CHP'nin esas zihniyetinin, siyasi kodlarının ne olduğunu bu milletin çok iyi bildiğini hatırlatmak isterim. CHP'nin tepeden inme tavrını bu millet, 1960 darbesi öncesinde ve sonrasında postalların gölgesine sığınan ve askerin darbesini alkışlayan tavırlarından çok iyi bilir. Bu millet CHP'nin ne olduğunu, 27 Mayıs Muhtırası sürecinde, Türkiye'nin bazı yerlerinde yapılan sözde Cumhuriyet Mitingleri adı altında milletin değerlerine, inançlarına nasıl sövüldüğünü, nasıl 'ordu göreve' diyerek darbe çağrısı yapıldığını çok iyi hatırlar. Bu millet CHP'nin siyasi kodlarını, CHP'li kafaların 28 Şubat'ta ikna odalarında gencecik evlatlarımızı nasıl faşist gestapolar gibi ezdiklerinden çok iyi hatırlar."
Kurtulmuş, CHP'nin bu yönde bir değişim geçirmesini kendilerinin de çok istediğini ancak CHP'nin sosyal genetiğinin buna müsaade etmeyeceğini ifade etti.
Kütahya Belediyesinin geçen hafta Kastamonu'daki felakette görev alan bir belediye personeline ödül verdiği sırada yaşanan bir olayı anlatan Numan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Ödül almaya çıkan arkadaşımız başında takkesi olan ya da kendisine göre kasketi olan, altında şalvarı olan kendisine göre öyle tercih ettiği için giyindiği bir kıyafeti olan yürekli bir itfaiye eri. Tam ödülünü alacakken CHP'nin meclis üyesi bir hanımefendi müdahale ediyor. 'Başındaki şeyi çıkar bakalım.' diyor. O şeyin ne olduğunu pek anlamamış olacak ki 'Başındaki külahı mı, kasketi mi çıkar' diyor, 'Kıyafetini bir düzelt.' diyor. Arkasından da diyor ki 'Sana şalvarını çıkart demiyoruz ki.' CHP'nin sosyal genetiği budur. Bundan kurtulsunlar, milletin giydiğiyle, milletin değerleriyle, inançlarıyla uğraşmaktan vazgeçsinler. Milletin değerlerini içselleştirsinler. Bu millette kim ne giyiyorsa giysin, kim nasıl davranıyorsa davransın, kim neye inanıyorsa inansın demokratik olarak bunlara saygı duysunlar. CHP'nin zihin dünyası böyle çalışır, böylesine jakoben, böylesine yukarıdan bakan bir zihniyetle çalışır. CHP zihniyetini bu millet sittin senedir bu memlekette iktidara getirmemiştir. Algılarla filan vakit kaybetmesinler, bu millet CHP zihniyetini sittin sene de iktidara getirmeyecektir."
İYİ Partili Lütfü Türkkan'ın Bingöl'de şehidin ağabeyine küfretmesi
Kurtulmuş, bir gazetecinin İYİ Partili Lütfü Türkkan'ın Bingöl'de şehidin ağabeyine küfretmesinin ardından görevden alınmasının yeterli olup olmadığının sorulması üzerine, Türkkan'ın yaptığının bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biri olduğunu vurguladı.
"Büyük bir terbiyesizliktir, büyük bir edepsizliktir, saygısızlıktır." diyen Kurtulmuş, "Söz konusu kişi şehit yakını olmasa bile herhangi birine bu şekilde küfretmek insani bir durum değildir. Bu küfrü yapanın da illa siyasi olması gerekmez, herhangi bir insan bir başkasına yaparsa gayri insani bir tavırdır. Kaldı ki söz konusu olan 'Benim kardeşimin tüm vücudu parçalandı' diyen bir şehit yakını ise daha edepli, daha saygılı, on kere düşünüp bir kere konuşması gerekirken böylesine büyük bir terbiyesizliğin içine düşmesi affedilir bir hata değildir. Grup başkanvekilliğinden ayrılması kendi partisini temize çıkarması bakımından bir adımdır ama böylesine büyük bir hata yapanın milleti artık temsil etme hakkının da olmadığı kanaatindeyim." ifadelerini kullandı.
Sanatçı Cem Yılmaz'ın Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın tutukluğuna yönelik açıklamalarının sorulması üzerine ise Kurtulmuş, mahkemelerin verdiği, vereceği kararlara saygı durmak gerektiğini belirtti.
Avukatların savunmalarını verdiğini, savcıların taleplerinde bulunduğunu anlatan Numan Kurtulmuş, şunları ifade etti:
"Mahkemelerin vereceği kararlara riayet etmek hepimizin hakkıdır. Hiç kimse kendisini yargıç ya da savcı yerine koymasın. Siyasiler olarak bu davalarda konuşmak ya da başka meselelerde konuşmak kimsenin hakkı değildir. Hele hele bu tür siyasallaştırılmış davalar üzerinden yurt dışından medet ummak hiçbir vatanseverin yapabileceği bir iş değildir. Birtakım büyükelçiler o bildirilerini birtakım talepler üzerine yaptılar. Onlardan medet umarak Türkiye'nin iç işlerine hele hele hukuk işlerine birilerinin karışması için medet ummak, gerçekten vatanseverlik değildir. Bizim de geçmişte beğenmediğimiz mahkeme kararları oldu. Ama beğenmediğimiz kararlar üzerinden Türkiye'de yargı sistemini berhava etmek aklımızın ucundan bile geçmedi."
Kılıçdaroğlu'nun Kanal İstanbul mektubu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'deki büyükelçiliklere Kanal İstanbul'a yabancı yatırımcıların destek olmaması konusunda bir mektup gönderdiğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin kendi işlerini büyükelçilerle çözecek bir ülke olmadığını ifade etti.
Türkiye'nin işini iktidarıyla muhalefetiyle milletin görevlendirdiği milletvekilleriyle TBMM'de kararlar alarak uygulayacağını vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Her kim Türkiye'nin meselelerini yurt dışına havale edecek bir zihin yapısına sahipse eğer böyle bir tavır içindeyse kusura bakmayın bu müstemleke zihniyetidir. Türkiye müstemleke valileriyle yönetilen bir ülke değildir. Türkiye Gazi Mustafa Kemal'in arkadaşlarıyla vermiş olduğu Kurtuluş Mücadelesi'nin sonunda Osmanlı'nın yıkıntıları üzerinden dimdik ayağa kalkmış tam bağımsız bir ülkedir. Nerede ne yatırımı yapacağımızı kimseye soracak değiliz. Milletin verdiği yetkiyi kullanarak yaptığımız yatırımları başka kanala yönlendirecek değiliz. Bu Türkiye'yi müstemleke valisi tarafından yönetilen bir ülke zannetmenin sonucudur. Lafa gelince 'Atatürk'ün partisiyiz' diyen bir partinin genel başkanının bu şekilde konuşmaması gerekir. Lafa gelince serbest piyasa şartlarından bahsedenlerin bırakın serbest piyasa şartlarında kim hangi ihaleye giriyorsa girsin, hangi şirketin girip girmeyeceği kendi düşüneceği iştir. Neresinden tutarsanız tutun fevkalade yanlış bir tavırdır. Biz Türkiye'nin hiçbir meselesini dışarıdakilere mektup yazarak çözmeyiz. Bizim haberleşeceğimiz, gönülden gönüle fikirlerimizi paylaşacağımız yegane yer milletimizdir, hangi partiden olursa olsun bizim muhatabımız vatandaşlarımızdır. Gerçekten üzülüyorum konuyu bir kenara koyuyorum. Türkiye'nin herhangi bir meselesini büyükelçilere mektup yazarak anlatmak neyin nesidir, Türkiye ne zaman böyle bir ülke haline geldi. Biz tam bağımsız bir ülkeyiz. Yeri geldiğinde uluslararası camiayı bilgilendirmek Türkiye'de millet adına görev yapan kurumların işidir."
"Böyle bir şey olmaz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sağlık sorunları olduğuna dair çeşitli söylentiler çıkarıldığının, herhangi bir sağlık sorunu olup olmadığının sorulması üzerine ise Kurtulmuş, cuma günü saatlerce Erdoğan ile olduklarını aktardı.
Ümraniye Millet Bahçesi'nin açılışında golf arabasıyla gezerken Erdoğan'ın gençlerle basket oynadığını anımsatan Kurtulmuş, "Bu anlamda son derece sağlıklı olduğunu bütün Türkiye gördü. Görsünler diye değil, burada çok doğal bu olay gelişti. Bunun adı fikir özgülüğü filan değil, demokrasi değil, affedersiniz böyle bir namussuzluk olur mu? Adam oturduğu yerden 'Cumhurbaşkanı öldü, gizliyorlar, açıklamak zorunda kalacaklar.' yazıyor. Böyle bir şey dünyanın hangi ülkesinde kabul edilebilir. Bir kısmı da bu algı üzerinden aslında 'Cumhurbaşkanı ölse de önümüzden çekilse, yarışa katılamıyoruz.' diye onun önlerinden kalkmasını isteyenler. Bir insanın sağlığını, hiç olmayan sağlık sorunları üzerinden konuşup, hiç olmayan vefat haberleri üzerinden konuşup ülkede gündem yapmak, açıkçası şerefsizliktir. Böyle bir şey olmaz." ifadelerini kullandı.
Numan Kurtulmuş, bir toplantıda 96 yaşında bir kadının Cumhurbaşkanına hakaretten alınıp Şanlıurfa'dan Kayseri'ye getirildiğinin kendisine bildirildiğini, konunun araştırıldığını ve böyle bir şeyin olmadığının ortaya çıktığını aktardı.
Bir erken seçimin söz konusu olup olmadığı sorusuna Kurtulmuş, "Bizim arkadaşlarımız her dönemde milletin içindedir. Biz millet nerdeyse oradayız. Bu bizim siyaset tarzımızdır. Biz hiçbir zaman jakoben takılmadık, fanusta durmadık. Bir erken seçim yok, biz zaten sahadayız, diğer partilerin niye sahaya çıktığını bilmem. Türkiye Haziran 2023'te genel seçimleri ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini, 2024'te yerel seçimleri yapacaktır." açıklamasında bulundu.
Çeşitli programlara katılmak için Kayseri'ye gelen Kurtulmuş, kentteki bir restoranda basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Kurtulmuş, burada yaptığı konuşmada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün bir YouTube kanalına konuk olduğunu, söylediği sözleri duyunca "helal olsun" diye düşündüğünü belirtti.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını aktaran Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:
"Diyor ki 'Biz muhafazakar kitleleri yıllarca anlamadık, şimdi onlardan özür dilemek, helalleşme vaktidir.' Üsküdar'da akşam oldu. 'Biz bir zamanlar jakobence davrandık, halka tepeden baktık, fanuslar içinde siyaset yaptık, şimdi halkımızın içinde olacağız, şimdi halkımızın inançlarına, değerlerine daha fazla sahip olacağız.' mealinde bir konuşma yapıyor. Sadece 'Üsküdar'da akşam oldu.' diyorum. CHP'nin esas zihniyetinin, siyasi kodlarının ne olduğunu bu milletin çok iyi bildiğini hatırlatmak isterim. CHP'nin tepeden inme tavrını bu millet, 1960 darbesi öncesinde ve sonrasında postalların gölgesine sığınan ve askerin darbesini alkışlayan tavırlarından çok iyi bilir. Bu millet CHP'nin ne olduğunu, 27 Mayıs Muhtırası sürecinde, Türkiye'nin bazı yerlerinde yapılan sözde Cumhuriyet Mitingleri adı altında milletin değerlerine, inançlarına nasıl sövüldüğünü, nasıl 'ordu göreve' diyerek darbe çağrısı yapıldığını çok iyi hatırlar. Bu millet CHP'nin siyasi kodlarını, CHP'li kafaların 28 Şubat'ta ikna odalarında gencecik evlatlarımızı nasıl faşist gestapolar gibi ezdiklerinden çok iyi hatırlar."
Kurtulmuş, CHP'nin bu yönde bir değişim geçirmesini kendilerinin de çok istediğini ancak CHP'nin sosyal genetiğinin buna müsaade etmeyeceğini ifade etti.
Kütahya Belediyesinin geçen hafta Kastamonu'daki felakette görev alan bir belediye personeline ödül verdiği sırada yaşanan bir olayı anlatan Numan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Ödül almaya çıkan arkadaşımız başında takkesi olan ya da kendisine göre kasketi olan, altında şalvarı olan kendisine göre öyle tercih ettiği için giyindiği bir kıyafeti olan yürekli bir itfaiye eri. Tam ödülünü alacakken CHP'nin meclis üyesi bir hanımefendi müdahale ediyor. 'Başındaki şeyi çıkar bakalım.' diyor. O şeyin ne olduğunu pek anlamamış olacak ki 'Başındaki külahı mı, kasketi mi çıkar' diyor, 'Kıyafetini bir düzelt.' diyor. Arkasından da diyor ki 'Sana şalvarını çıkart demiyoruz ki.' CHP'nin sosyal genetiği budur. Bundan kurtulsunlar, milletin giydiğiyle, milletin değerleriyle, inançlarıyla uğraşmaktan vazgeçsinler. Milletin değerlerini içselleştirsinler. Bu millette kim ne giyiyorsa giysin, kim nasıl davranıyorsa davransın, kim neye inanıyorsa inansın demokratik olarak bunlara saygı duysunlar. CHP'nin zihin dünyası böyle çalışır, böylesine jakoben, böylesine yukarıdan bakan bir zihniyetle çalışır. CHP zihniyetini bu millet sittin senedir bu memlekette iktidara getirmemiştir. Algılarla filan vakit kaybetmesinler, bu millet CHP zihniyetini sittin sene de iktidara getirmeyecektir."
İYİ Partili Lütfü Türkkan'ın Bingöl'de şehidin ağabeyine küfretmesi
Kurtulmuş, bir gazetecinin İYİ Partili Lütfü Türkkan'ın Bingöl'de şehidin ağabeyine küfretmesinin ardından görevden alınmasının yeterli olup olmadığının sorulması üzerine, Türkkan'ın yaptığının bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biri olduğunu vurguladı.
"Büyük bir terbiyesizliktir, büyük bir edepsizliktir, saygısızlıktır." diyen Kurtulmuş, "Söz konusu kişi şehit yakını olmasa bile herhangi birine bu şekilde küfretmek insani bir durum değildir. Bu küfrü yapanın da illa siyasi olması gerekmez, herhangi bir insan bir başkasına yaparsa gayri insani bir tavırdır. Kaldı ki söz konusu olan 'Benim kardeşimin tüm vücudu parçalandı' diyen bir şehit yakını ise daha edepli, daha saygılı, on kere düşünüp bir kere konuşması gerekirken böylesine büyük bir terbiyesizliğin içine düşmesi affedilir bir hata değildir. Grup başkanvekilliğinden ayrılması kendi partisini temize çıkarması bakımından bir adımdır ama böylesine büyük bir hata yapanın milleti artık temsil etme hakkının da olmadığı kanaatindeyim." ifadelerini kullandı.
Sanatçı Cem Yılmaz'ın Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın tutukluğuna yönelik açıklamalarının sorulması üzerine ise Kurtulmuş, mahkemelerin verdiği, vereceği kararlara saygı durmak gerektiğini belirtti.
Avukatların savunmalarını verdiğini, savcıların taleplerinde bulunduğunu anlatan Numan Kurtulmuş, şunları ifade etti:
"Mahkemelerin vereceği kararlara riayet etmek hepimizin hakkıdır. Hiç kimse kendisini yargıç ya da savcı yerine koymasın. Siyasiler olarak bu davalarda konuşmak ya da başka meselelerde konuşmak kimsenin hakkı değildir. Hele hele bu tür siyasallaştırılmış davalar üzerinden yurt dışından medet ummak hiçbir vatanseverin yapabileceği bir iş değildir. Birtakım büyükelçiler o bildirilerini birtakım talepler üzerine yaptılar. Onlardan medet umarak Türkiye'nin iç işlerine hele hele hukuk işlerine birilerinin karışması için medet ummak, gerçekten vatanseverlik değildir. Bizim de geçmişte beğenmediğimiz mahkeme kararları oldu. Ama beğenmediğimiz kararlar üzerinden Türkiye'de yargı sistemini berhava etmek aklımızın ucundan bile geçmedi."
Kılıçdaroğlu'nun Kanal İstanbul mektubu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'deki büyükelçiliklere Kanal İstanbul'a yabancı yatırımcıların destek olmaması konusunda bir mektup gönderdiğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin kendi işlerini büyükelçilerle çözecek bir ülke olmadığını ifade etti.
Türkiye'nin işini iktidarıyla muhalefetiyle milletin görevlendirdiği milletvekilleriyle TBMM'de kararlar alarak uygulayacağını vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Her kim Türkiye'nin meselelerini yurt dışına havale edecek bir zihin yapısına sahipse eğer böyle bir tavır içindeyse kusura bakmayın bu müstemleke zihniyetidir. Türkiye müstemleke valileriyle yönetilen bir ülke değildir. Türkiye Gazi Mustafa Kemal'in arkadaşlarıyla vermiş olduğu Kurtuluş Mücadelesi'nin sonunda Osmanlı'nın yıkıntıları üzerinden dimdik ayağa kalkmış tam bağımsız bir ülkedir. Nerede ne yatırımı yapacağımızı kimseye soracak değiliz. Milletin verdiği yetkiyi kullanarak yaptığımız yatırımları başka kanala yönlendirecek değiliz. Bu Türkiye'yi müstemleke valisi tarafından yönetilen bir ülke zannetmenin sonucudur. Lafa gelince 'Atatürk'ün partisiyiz' diyen bir partinin genel başkanının bu şekilde konuşmaması gerekir. Lafa gelince serbest piyasa şartlarından bahsedenlerin bırakın serbest piyasa şartlarında kim hangi ihaleye giriyorsa girsin, hangi şirketin girip girmeyeceği kendi düşüneceği iştir. Neresinden tutarsanız tutun fevkalade yanlış bir tavırdır. Biz Türkiye'nin hiçbir meselesini dışarıdakilere mektup yazarak çözmeyiz. Bizim haberleşeceğimiz, gönülden gönüle fikirlerimizi paylaşacağımız yegane yer milletimizdir, hangi partiden olursa olsun bizim muhatabımız vatandaşlarımızdır. Gerçekten üzülüyorum konuyu bir kenara koyuyorum. Türkiye'nin herhangi bir meselesini büyükelçilere mektup yazarak anlatmak neyin nesidir, Türkiye ne zaman böyle bir ülke haline geldi. Biz tam bağımsız bir ülkeyiz. Yeri geldiğinde uluslararası camiayı bilgilendirmek Türkiye'de millet adına görev yapan kurumların işidir."
"Böyle bir şey olmaz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sağlık sorunları olduğuna dair çeşitli söylentiler çıkarıldığının, herhangi bir sağlık sorunu olup olmadığının sorulması üzerine ise Kurtulmuş, cuma günü saatlerce Erdoğan ile olduklarını aktardı.
Ümraniye Millet Bahçesi'nin açılışında golf arabasıyla gezerken Erdoğan'ın gençlerle basket oynadığını anımsatan Kurtulmuş, "Bu anlamda son derece sağlıklı olduğunu bütün Türkiye gördü. Görsünler diye değil, burada çok doğal bu olay gelişti. Bunun adı fikir özgülüğü filan değil, demokrasi değil, affedersiniz böyle bir namussuzluk olur mu? Adam oturduğu yerden 'Cumhurbaşkanı öldü, gizliyorlar, açıklamak zorunda kalacaklar.' yazıyor. Böyle bir şey dünyanın hangi ülkesinde kabul edilebilir. Bir kısmı da bu algı üzerinden aslında 'Cumhurbaşkanı ölse de önümüzden çekilse, yarışa katılamıyoruz.' diye onun önlerinden kalkmasını isteyenler. Bir insanın sağlığını, hiç olmayan sağlık sorunları üzerinden konuşup, hiç olmayan vefat haberleri üzerinden konuşup ülkede gündem yapmak, açıkçası şerefsizliktir. Böyle bir şey olmaz." ifadelerini kullandı.
Numan Kurtulmuş, bir toplantıda 96 yaşında bir kadının Cumhurbaşkanına hakaretten alınıp Şanlıurfa'dan Kayseri'ye getirildiğinin kendisine bildirildiğini, konunun araştırıldığını ve böyle bir şeyin olmadığının ortaya çıktığını aktardı.
Bir erken seçimin söz konusu olup olmadığı sorusuna Kurtulmuş, "Bizim arkadaşlarımız her dönemde milletin içindedir. Biz millet nerdeyse oradayız. Bu bizim siyaset tarzımızdır. Biz hiçbir zaman jakoben takılmadık, fanusta durmadık. Bir erken seçim yok, biz zaten sahadayız, diğer partilerin niye sahaya çıktığını bilmem. Türkiye Haziran 2023'te genel seçimleri ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini, 2024'te yerel seçimleri yapacaktır." açıklamasında bulundu.