"AK Parti bir devlet partisi değil bir millet partisidir"

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Şanlıurfa'da partisinin Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı'na katıldı. Numan Kurtulmuş,
AK Parti'nin bir devlet partisi olmadığını ve bir millet partisi olduğunu savundu. Bir millet partisinin her zaman halka hesap verme zorunluluğu olduğunu belirtti.

Kurtulmuş, siyasette insanların nereden gelip nereye gideceklerini unutabileceğini dile getirerek "Onun için asla nereden geldiğimizi unutmayacağız. Türkiye'nin hangi badirelerden geçtiğini unutmayacağız, Türkiye'nin ne zor dönemlerle karşı karşıya kaldığını, AK Parti'nin nice zorluklar aşarak bu günlere geldiğini asla unutmayacağız." dedi.

AK Parti'nin sadece siyasi kadrolardan ve parti ambleminden ibaret olmadığını anlatan Kurtulmuş, AK Parti'nin bir dava hareketi olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, Türkiye'nin sadece kendi kendine yeten bir ülke değil, aynı zamanda bütün dünya ile rekabet edebilen bir ülke olması gerektiğini aktararak "Yeniden güçlü bir büyük Türkiye istikametinde yürürken adımlarımızı bu istikamette attığımızı görüyorsunuz. Atılan her yeni adım, Türkiye'yi sevenlere, bu milleti sevenlere ümit veriyor, sevinç veriyor. Bazıları da üzülüyor, ister sevinsinler ister üzülsünler biz milletimizin sevinciyle seviniriz, milletimizin üzüntüsüyle biz üzülürüz. Aşıya erişme noktasında büyük sıkıntılar yaşanırken Şanlıurfa'da Türkiye kendi yerli ve milli aşısını üretti ve TURKOVAC aşısı Şanlıurfa'dan üretilerek bütün şehir hastanelerine dağıtıldı." dedi.

"Bizi diri tutan, bizi canlı tutan, ayakta tutan dava şuurumuzdur"


Türkiye'nin kendi uçağını yapmak için kollarını sıvadığını anlatan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bazı gözü görmeyen muhalifler için söylüyorum, Türkiye yeniden güçlü büyük Türkiye istikametinde yürüyor. Bir ayağımız güçlü büyük Türkiye'dir, bu 84 milyon vatandaşımıza sözümüzdür, ahdimizdir, davamızın bir ayağı budur. İkinci ayağı ise 8 milyar insana olana sözümüz, ahdimiz ve 8 milyar insana karşı sorumluluğumuzdur. Yeni, adil ve hakkaniyetli bir dünya sistemi kurmak sorumluluğu görevimizdir. Yani 'Dünya 5'ten büyüktür.' diyoruz ya, dünya 5 ülkenin dudağı arasından çıkacak sözlerle yönetilecek bir ülke değildir. Dünyanın zenginlikleri, dünya nüfusunun yüzde 1'i bile etmeyen az sayıda zümre tarafından sömürülecek bir alan değildir. Adaletli, hakkaniyetli ve bütün insanlığa yeten bir dünya sistemi kurmak davamızın ikinci ayağı budur. AK Parti bir dava hareketidir dediğimiz zaman, bu iki ayağımızı çok iyi millete anlatacağız, yoksa bizim derdiğimiz şan, şöhret, para, pul, servet davası, birtakım dünyevi makam meselesi değildir. Bunların hepsinin gelip geçici olduğunu biliyoruz. 'Mal sahibi, mülk sahibi hani bunun ilk sahibi.' düsturuna yürekten inanmış insanlarız. Bizi diri tutan, bizi canlı tutan, ayakta tutan dava şuurumuzdur, bu millete ve insanlığa hizmet etme gayesidir."

Genişletmek için tıkla ...

Konuşmasında CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in Kur'an kurslarıyla ilgili sözlerini de eleştiren Kurtulmuş, bu milletin değerleriyle, inançlarıyla kavga edilmemesi gerektiğini vurgulayarak "İslam çağlar üstüdür, mekanlar üstüdür ve İslam'ın bir çağı yoktur, kıyamete kadar devam edecektir. Ama Orta Çağ dediğiniz şey, bugün özendiğiniz onlar gibi olmaya çalıştığınız Batı medeniyeti için bir Orta Çağ vardır." dedi.

Kurtulmuş, AK Parti'nin bir zümrenin, bir çevrenin, bir etnik kesiminin değil 84 milyonun partisi olduğunu, hiçbir ayrımcılığa müsaade etmeyerek Türkiye'nin partisi olarak yollarına devam ettiklerini vurguladı.

"AK Parti bir devlet partisi değil bir millet partisidir"


AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"AK Parti bir devlet partisi değil bir millet partisidir. Türkiye'de devlet partileri, uzun yıllar boyunca devletin düşüncesini, ideolojisini vatandaşa bir şekilde empoze edip, tek tip vatandaş yetiştirmek için gayret eden partilere denir. 18 yıl boyunca 'Tanrı uludur' diye ezan okutanlar devlet partileridir. 28 Şubat'ın o karanlık günlerinde, siyasi hayatıma mal olsa bile 'İmam hatipleri kapatacağım' diyenlerin partileri devlet partileridir. Türkiye'de insanları tek tip tornadan geçirmek isteyen ve insanları ret, inkar, asimilasyon politikalarıyla birbirlerinden uzaklaştıranlar devlet partileridir. Biz ise milletin bize vermiş olduğu yetkiyi kullanarak, millet adına milletin emanetiyle devlet yönetiminde olan milletin adına devleti yöneten bir millet partisiyiz. Ne farkı var derseniz, eğer milletin partisi olduğunu düşünürseniz hesabı vereceğiniz yerin sadece millet olduğunu bilirsiniz. Milletten başka hiç kimseye boynunuzu eğmez, milletten başka hiçbir kimseye hesap verip vermeyeceğinizi bilirsiniz. Eğer millet partisinin mensupları olursanız, Cumhurbaşkanımızın 15 Temmuz gecesinde söylediği gibi 'Ben bu ülkede milletin gücünün üstünde hiçbir gücü kabul etmiyorum, hiçbir güce boyun eğmiyorum.' dersiniz. Eğer milletin verdiği rey ile yetkiyle devleti yönetmeye talip olursanız 'Biz millete efendi olmaya değil, biz millete hizmetkar olmaya geldik.' dersiniz."

Genişletmek için tıkla ...

2017 Anayasa değişikliği referandumu


2017 ylında gerçekleşen Anayasa değişikliği referandumu ile Cumhurbaşkanlığı makamının yetkisi büyük ölçüde genişletilmiş ve makamda oturan kişinin aynı zamanda bir siyasi parti üyesi olmasına izin verilmişti. Recep Tayyip Erdoğan, 2014 yılında Cumhurbaşkanı seçilmesi ile AK Parti'den ayrılmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa'nın değişmesinden sonra 5 Mayıs 2017 tarihinde AK Parti'ye geri dönmüş ve 21 Mayıs tarihinde partinin genel başkanı olmuştu.